Eğitim seviyesine bakmaksızın günümüzde çoğu ülkenin siyasetine hakim olan popülist söylem, geçtiğimiz günlerde Hindistan’da yapılan genel seçimde de kendisini gösterdi. Eyalet başkanlığı döneminden beri popülist ve milliyetçi söylemleriyle bilinen Narenda Modi için, yaptığı popülist siyasetin limitlerine ulaştığını öne sürenler olsa da 23 Mayıs’ta resmi olarak açıklanan sonuçlara göre partisi BJP mecliste yeterli çoğunluğu sağlayarak seçimi kazandı. Bu seçim döneminde çıkarmaya çalıştıkları, popülist siyasetlerine örnek olan iki yasadan bahsedeceğim.
Hindistan’daki diğer azınlıklar gibi Müslümanların da medeni hukuk bakımından hukuki imtiyazı bulunuyor. Bugüne de gerek Yüksek Mahkemenin ve Anayasa mahkemesinin gerek siyasetin müdahaleleri sebebiyle bu imtiyaz üzerindeki tartışmalar hiç bitmedi dense yeridir. Tek bir medeni kanun hazırlayarak hukuki birlik sağlamaya çalışıldı[1] fakat şimdiye dek başarısız olundu. Popülist lider, kabuk bağlamaya fırsat bulamayan bu yarayı bu seçim döneminde de var gücüyle kaşıdı.
Daha önce Müslümanlar mahkemeye başvurmaya gerek duymadan 3 talak telaffuzu ile boşanabiliyorlardı. Daha sonra mahkemeye gidip tescil ettiriyorlardı. 2017 yılında Anayasa Mahkemesi 3 talak ile boşamayı yasakladı. Anayasa mahkemesinin müdahaleleri artık olağan hale geldiği için bu karar çok yadırganmadı fakat hükümet tartışmayı devam ettirdi. 3 talak ile boşanmayı suç haline getiren bir yasa teklif etti. Halk meclisi olan Lok Sabha’dan bu yasayı geçirseler de eyaletler meclisi olan Rajya Sabha’dan üstünlük ellerinde olmadığı için geçiremediler. Komünist parlamenterler dahil olmak üzere muhalefet bu yasaya karşı çıktı. Seçimlere aylar kala hükümet, kanunilik ilkesini ihlal ederek 3 talak ile boşamayı suç haline getiren bir yönetmelik çıkardı[2]. Yönetmeliği Rajya Sabha’da 6 ay içinde onaylatamayınca aynı yönetmeliği tekrar çıkardı. Bu sırada Rajya Sabha’da onaylanmayı bekleyen kanun son oturumda da onaylanamadı ve düştü. Yönetmelik ise halâ yürürlükte. Kanunun, yeni seçilen parlamenterlerle kurulacak meclise teklif edilip edilmeyeceğini ilerleyen günlerde göreceğiz.

Seçim döneminde çıkarılmaya çalışılan fakat üç talak yasasıyla aynı akıbete uğrayan diğer yasa ise vatandaşlığa dair. Çıkarılmak istenen yeni kanuna göre Bangladeş, Pakistan ve Afganistan’dan gelen Hindular, Sihler, Budistler, Hristiyanlar, Parsiler ve Jainler artık çok daha kolay Hindistan vatandaşlığı elde edebilecek. İkamet şartı 12 yıldan 7 yıla indirilecek ve ikametlerinin ne zaman başladığına dair resmi belge gösterme zorunluluğu olmayacak. Müslüman azınlığı içermeyen ve İngiltere’nin Hindistan’dan çekilişi sırasında kurulan demografiyi bozacak olan bu yasa da 2016’dan bu yana Rajya Sabha meclisinden geçemedi ve düştü.
Bu süreç içinde birçok protesto gösterisi yapıldı. Assam
bölgesindeki yaşayan ve vatandaşlık verilmeyen ve hatta vatandaşlıktan atılan
Müslüman gruplar haksızlığa uğradıklarını dile getirdiler. Boşanma hususunda
ortak çalışma yaparak yeni kanun çıkarılmasını isteyen heyetler geri çevrildi.
Sonuç olarak iki kanun da yürürlüğe giremedi fakat Hindu milliyetçiliğinin
arttığı seçim döneminde hükümet partisi popülist siyasetinde amacına ulaşmış
gözükmekte.
[1] https://www.dunyabizim.com/mercek-alti/sahbanu-davasi-ve-hindistanli-muslumanlarin-medeni-hukuk-mucadelesi-h27869.html
[2] https://hukuktar.org/2018/09/27/hindistanda-3-talak-ile-bosanmak-yonetmelik-ile-suc-haline-getirildi/