Forbes/ Charles Lew

Bir kişinin yapay zeka hakkında bir şeyler görmeden ya da duymadan, bilgisayarları ya da televizyonları başında vakit geçirmeleri mümkün değildir. Bu terim, çoğu kişide, insan ırkının artık gezegenin efendisi olmadığı distopik bir gelecek düşüncesi yarattığından anında duygusal bir tepkiye sebebiyet veriyor. Bu tavşan deliğinin derinliklerine girmeden, Terminatör ve diğer eşit derecede kasvetli gelecek kehanetlerini bu özel yazıdan uzak tutmaya çalışacağım ve bunun yerine yapay zekaya ve yasaya odaklanacağım.

Yapay zeka programının hukuk pratiğine uygulanması sorunu Loyola Hukuk Okulunun en son yönetim kurulu toplantımızda bir tartışma konusuydu. Tartışma, bir bilgisayarın, geleneksel olarak bir yasal temsilcinin veya profesyonellerden oluşan bir takımın sorumluluğunda olan bir görevi veya bir dizi işlevi yerine getirme yeteneği konusu üzerinde yoğunlaştı. Canlı bir tartışmadan sonra, şahsen ben toplantıdan aşağıdaki üç soruyla ayrıldım:

  • Makineler, müşteriyle düzenli bir sosyal etkileşim kurabilecek kapasiteye sahip midir? Böylelikle, müşteri birincil temas olarak YZ (Yapay zeka) ile rahat bir şekilde etkileşime girer mi?
  • Yapay zekanın hukukta ki mevcut uygulamaları nelerdir, ya da bir makine aslında ne yapabilir?
  • Eğer varsa, hukuk uygulamasına ilişkin olarak YZ için sınırlamalar nelerdir? Bilgisayarlar giderek daha da zor hale gelen pozitif hukuku değiştirmeye, geliştirmeye, öğrenmeye ve kontrol altına devam edecek mi?

Pratisyen bir avukat olarak, günlük olarak üstlendiğim ve zorlukla temsil ettiğim kişilerden oluşan özel bir işim var. Karmaşıklıklar kaçınılmaz olarak hemen hemen tüm hukuki konularla ortaya çıkar ve genellikle müşteriler ve onların beklentileri, varsayımları ve sanıları sebebiyle artar. Bir kişi nasıl olur da bir bilgisayara, kendisinin karmaşık ve gelişen ihtiyaçlarını ele almak için ve park cezası gibi önemsiz bir konudan bir cinayet suçlaması gibi  zor bir suçlamaya kadar değişebilecek ölçekte bir alan da güvenebilir. Bence güvenemez ve yasa da yapay zekâ ile ilgili önemli kısıtlamaların olduğu en azından şu zaman diliminde bu sorulara palavra olarak bakar.

Yapay zekanın, bir makinenin muhtemelen olası bir müşteri ile ilk toplantıya katılmayacağını anladığını varsayarsak, daha sonrasında ZP hangi hizmetleri gerçekleştirebilir?  Şu anda yapay zeka hayret verici bir oranda yasal belgeleri gözden geçirmek için kullanılıyor. Bloomberg’e göre , JPMorgan Chase şirketi, daha öncesinde bir avuç avukat ve kredi memurunun incelemesi için 360.000 saat harcadığı bir işi saniyeler içerisinde yapan COIN yazılım adlı yapay zekayı kullanmaya başladığını duyurdu.

Bu hesaplama gücünün büyüklüğü sizi etkilemiyorsa, LawGeex tarafından gerçekleştirilen çalışmaların doğruluk oranını göz önünde bulundurun. Bu şirketin  yapay zeka ile çalışan otomatik sözleşme inceleme platformu şu temel soruyu cevaplar, “Bunu imzalayabilir miyim?”. LawGeex, kendilerine ait yapay zekanın bu yılın şubat ayında 5 gizlilik antlaşmasını 26 saniyede %94 doğrulukla değerlendirdiğini iddia etti. % 85’lik bir ortalama doğruluk puanı alan 20 avukattan oluşan bir ekip ise aynı 5 gizlilik antlaşmasını 92 dakika içinde incelemeyi tamamladı.

Tüm bunlar, hukuk uygulamasına ve hukuk mesleğinin geleceğine dair ne ifade eder? Birçok kişi, gücüne bakılmaksızın bir makinenin, insan olan avukatın yerini  ustalık, beceri ve sezgi açısından asla değiştiremeyeceğini savunur. Dahası, bir bilgisayarın “insan avukatı gibi düşünmek için programlanabileceğini” varsaysak bile, yanımızda oturmak ve hayatlarımızı, geçimlerimizi veya miraslarımızı bir mahkemede savunmak için bir bilgisayara güvenir miydik?

Bence makine sadece bir insana ait olan ustalık, beceri ve sezgi gibi yetenekleri öğrenmekle kalmayacak, aynı zamanda bir zamanlar insan bazlı hukuk uzmanlarımıza özel olarak düşünülen özellikleri de kavrayacak. Mayıs 2017’de, dünyanın en büyük Go oyuncusu olarak kabul edilen Ki Jie, bilgisayar olan AlphaGo’ya karşı üç maç kaybetti. Bu olay hakkında belki de en ilginç olan şey ise;  GO oyununda evrendeki atomlardan daha fazla potansiyel hareket olduğu ve bu yüzden bilgisayarın kaba kuvvet hesaplamaları kullanarak herhangi bir rekabet avantajı elde etmediğidir. Öyleyse, AlphaGo, sezgiye veya mantığa ihtiyaç duymadan, büyük ölçüde bir şeyi anlama yeteneğine dayanan bir oyunda nasıl bir insanı yendi? Acaba makine sezgisel, duygusal ve içgüdüsel düşünme yeteneklerimizi zaten aştı mı?

Son olarak, bir robot olan bilgisayara ölüm kalım çizgisinde devam eden hayatımız hakkında güvenebilir miyiz? Bunun cevabı bence açık bir şekilde Evet. Aslında, biz bunu her gün yapıyoruz. İkinci kez düşünmeden otomatik uçaklarda uçuyoruz ve çok yakın bir gelecekte otomobillerimize adım atacağız ve direksiyon simidine hiç dokunmadan arabadan ayrılacağız.

Peki o halde insan olan avukatlara ne olur? Bir avukat olan şahsımın bakış açısına göre,  bizler avukatlık mesleğin altın çağının başlangıcında yüz üstü kalacağız. Ticaret değişiyor, dünya değişiyor ve YZ yasalar da dahil olmak üzere hayatlarımızın neredeyse her yönünün geleceğini değiştiriyor ve şekillendiriyor. 16. yüzyılda Hans Geing, Adalet Tanrıçasını zenginlik ve iktidarla ilgili olarak tarafsızlığını temsil etmek için gözü kapalı bir şekilde tasvir etti ve şimdi neredeyse 500 yıl sonra, bu göz bağı bir bilgisayar biçiminde karşımıza gelebilir.

Link: https://www.forbes.com/sites/forbeslacouncil/2018/07/17/artificial-intelligence-and-the-evolution-of-law/#5aca739b36ee

Reklam