lead_720_405
Ross Goodwin’in beyaz kubbeli kamerası (CHRISTIANA CARO)
Yapay Zeka Jack Kerouc’a bürünürse.
Bir Bilgisayar ülkeyi baştan başa anlatan bir ”roman” yazdı.
25 Mart 2017’de, Brooklyn’den New Orleans’a yol almak üzere bagajına beyaz kubbeli keşif kamerası takılmış olan siyah bir Cadillac yola çıktı. Üst kısmına eski bir GPS ünitesi bağlanmıştı. İçerisinde ise, tavandan sarkan bir mikrofon bulunuyordu. Bu üç aygıttan çıkan kablolar Ross Goodwin’in Razer Blade dizüstü bilgisayarına, o da gösterişsiz görünen pos yazıcısına takılı haldeydi. Goodwin, bunların Amerika’nın bir sonraki yolculuk temalı romanının üretileceği ekipman olmasını ümit ediyordu.
Obama’nın gizli idare yazarlığını yapmış Goodwin, kendini ”yazarların yazarı” olarak tarif ediyor. Nöron ağlarını kullanarak şiir, senaryo ve şimdilerde edebi yolculuk konulu kurguları üretiyor. Onun çalışmalarıyla ilk kez algoritması Senato’nun 2014 yılındaki işkence raporunu bir romana çevirdiği zaman karşılaştım. NYU’deki Master tezi olan Narrated Reality’de Goodwin, şehrin içerisinde değişik çağrışımlara gelen şiirlerini mırıldanırken, sırt çantasını uzun ve kısa süreli hafıza belleklerine nöral ağlarla veri aktarmaya yarayan bir sürü aletle( pusula, varış çizelgesi ve kamera) doldurmuş. Bir örnek olarak, ” Bunca zaman Güneş/ karanlık yerden parlaklığı çıkartıyor.” Yani, bu şiir okunurken Biloxi’deki haker bir makine ona özel ayarlanmış bir parça donanımı üretmeyi bitiriyor, Goodwin yeni gelişmeye başlayan yapay zekasını bir üst seviyeye geçirmek adına bu olayı sadece şehrin içinde değil tüm ülkeyi kapsayacak şekilde uygulamaya karar verdi.

Bu çalışmalarla ulaşılmak istenen amaç, yolları Kerouac, Wolfe ve Kesey’in geleneklerindeki gibi ancak kullanılan aracın sanatkar olduğu bir deneye kanal olarak uygulamak. Kendisi Jack Kerouac’ın On the Road seferinin bilinen bir ayağı olan New York-New Orleans güzergahını ona selam olsun diye seçti. Axis M3007 kamera tabanının altına Goodwin ”İleriye” kelimesini karalamıştı.

Yol boyunca, kameradaki dört sensör, GPS, mikrofon ve bilgisayarın iç saati Goodwin’in Forsquare konumlarındaki verilerden ve yüzlerce kitaptan eğitimli olan nöral ağlarla donatılmış sistemi beslerken, elde edilen sonuçlar da yazıcı tarafından her seferde tek bir harf şeklinde bastırılıyordu. Dört günlük yolculuğun sonlarına doğru, yapay zekanın düzyazısının süslediği çıktılar arabanın yerlerini kaplamaya başlamıştı. Goodwin’in editörü Jean Boîte yayınlarından ”makine tarafından yazılan ilk roman” kapağıyla piyasaya sürülen 1 the Road, kitabında toplandılar. (Ancak, kayıtlara geçmesi için, Goodwin bu ayrımı içermesine katılmadığını belirtti- bu ayrımın ”80’lerden kalma bir program olan The Policeman’s Beard Is Half Constructed”  için olabileceğini söyledi.) Her şeyden ötede, bu varsanısal, acayip derecede aydınlatıcı bir Bot’un eyaletler arası hayatını; The Electric Kool,Aid Acid Test’inin (Tom Wolfe’nin kitabı) Siri’nin hikayeleştirmesi eşliğinde Google Street View ile buluşmasını gözlemlemek gibi.

Yolculuğun başlayacağı gün Goodwin ve yolculuk arkadaşları- kardeşi Beth, nişanlısı Lily Beale-Wirsing, arkadaşı Nola Hamada, Kenric McDowell, Google’dan Christiana Caro, veLewis Rapkin önderliğinde yolculuğu bir karavanla takip ederek belgeleyecek küçük bir film grubu- Ross’un Bushwick Apartmanına yakın bir yerde Cadillac’a sistemi yerleştirmek için toplanmışlardı. (NYU’deki çalışmaları sayesinde onunla ilgilenmeye başlayan Google, arabanın kirasını ve kameranın hesabını ödedi.- bir yıl sonrasında, Search Giant, Artists and Machine Intelligence  programı üzerine çalışması için Goodwin’i işe aldı.)

“Bu arada Cadillac seçmemin nedeni..” Goodwin telefon konuşmasında anlatıyor, “otoriter bir araç ile işimizi görmek istemiştik ve Crown Vic. de alamadık.”  Yoldan geçenlerin el yapımı kablolarla donatılmış bir araç gördüklerinde bunu terörist araçlarıyla karıştırmalarından endişelendiğini ve bunun yerine federal birimlerin rutin olarak üstü kapalı gözetimlerini kabul etmeyi onayladığını söyledi. “İnsanların bunu devlet görevlileriyle bağlantılı bir şey olarak görmelerini istedim.” Görünen o ki görev başarıyla tamamlanmış. Goodwin, daha sonralarda ayrılmak üzere hazırlanırken yakınlardaki bir şarap dükkanı sahibinin arabayı ve gözetim ekipmanlarını gördüğünü ve bu nedenle dükkanı bir günlüğüne açmamaya karar verdiğini öğrenmiş. ” Cadillac içiniyi bir reklam değil bu.” gülüyor. ”Aslında, bizi geri çevirdiler.”

cda0578dc.pngDAVID SMOLER

Makine ilk şaşırtıcı ilhamını Goodwin ve yol arkadaşları Brooklyn’de marşa bastığı anda almış. Makine yollarla alakalı kitabının giriş cümlesi olarak yerinde ve neredeyse dokunaklı bir şekilde ” Sabah dokuzu on yedi geçiyordu ve evler ağırlaşmıştı.” yazmış. 

“Benim fikrimce bu güzel bir satır.” diyor Goodwin. “Bu olayda, zaman özdü- ‘dokuz on yediden” sonra gelen her şey zamandan türetilmişti.” Aslında gerçekleşen şey, temelinde sadece buydu: Saat zamanı işlemişti ve bu da veriyi Goodwin’in yetiştirdiği literatürün üç ana kısmından birine LSTM nöral ağlarıyla yolladı. (Her biri aşağı yukarı 120 megabayt ya da 20 milyon kelimeden oluşan; bir tanesi daha çok şiirlerden oluşmuş, bir tanesi bilimsel kurgulardan ve diğeri de Goodwin’in ”karanlık” edebiyat olarak tanımladığı kısımdan oluşmaktaydı. ” Hepsi birlikte yazılmasını istediğim kitabın sesini temsil ediyor.” Goodwin anlatıyor. ”Bir tanesinin yolculuk yapacağımız araziyle, tarihi ve edebi değerleriyle uyuşacağını düşünüyordum. Kerouac ya da herhangi diğer Amerikan yol seyahat materyallerini direkt olarak öğretmek istemedim, bu şekilde kendimi bir yönden kopya çekiyormuş gibi hissederdim.” Goodwin bunları istediği zaman değiştirebilirdi.) Makine, harf harf, kendi külliyatından öğrenerek, nöral ağlarından, yeni bir cümle ortaya koydu. “Veri sözlüğünün tamamlaması bizim İngilizceyi Fransızcaya çevirmemizle aynı şekilde.” diyor Goodwin. Yani, birbirini takip eden sözcükler, sistemin literatüründen bilgi verilerek sabahın o saatini anlamada elde edilen bir ürün.

Yolculuk boyunca, farklı aygıtlardan elde edilen çeşitlendirilmiş şiirsel cümleler enlem ve boylam koordinatlarının harfi harfine basılması ve bunlara gizemli bir havanın eklenmesiyle gerçekleşiyor. (“35.415579526 N, -77.999721808 W, at 154.68504432 rakım, saatte 0.0 mil, ve şehirdeki hikayenin ilk tabanı aynı zamanda ülkenin de ilk parçası.”). Görüntüler ruhani bir hisle düz yazıya dönüştürülmüş. (“Gökyüzü sanatı son kez arşa çıkartmışken, tren çoktan karanlığa bürünmüş ve sokak çoktan yerini almıştı.”). Foursquare’den tanınmış konumlara sürrealist bir şekilde dikkat çekiyordu. (“Eagles Nest Lokantası:üç günlüğüne bir adam tarafından monte edilmiş gibi duran balık mekanı Goldsborough ya da Deniz İstasyonu.”) Mikrofon bir diyaloğu yakalanmış ve değiştirmiş. (“ Ben bir şekilde içerisindeyken neden zarar görmedim evet, arabam neden bildiğim tüm yerlere serilmiş? ”).

Yapay zeka, yıpranmakta olan Doğu yakasının altyapısını, sağcıların protestoları nedeniyle bir süreliğine yoğunlaşan trafiği, geçmekte olunan bitki örtüsünün ve hayvan topluluklarının ve muhtemelen Goodwin’in sistemin yeterince enerjiye sahip olmadığını söyleyerek sigara çakmağına ekstra adaptör almak için durduğumuz marketin görüntülerini ve seslerini dönüştürmüştü.

Jack Kerouac’dan ilham alınan Data Görüntülemesi

“Bu kitaptaki her bir cümle bağımsız bir işlemden üretildi ve her biri çok kısa bir sürede meydana geldi.” diyor Goodwin. “Bunlar birbirlerine yol seyahati ve arabanın içerisinde hikayeleşmeyi dikte eden sensörlerle bağlıydılar ve bu sanatı yaratan şeydi. Hepsi görünen şeylerin bir karşılığıydı.” İşleyiş, benzedrin yakıtlı, dakikasında ilerleyen detaylar ve gözlemlerin tek bir kağıt tomarına aktarıldığı, üç haftada yazılan mitleşmiş eser Kerouac’tan farklı değildi.

Yolculuğun esas alındığı kısa bir filmi üreten Lewis Rapkin, bana bir e-postasında yapay zekanın “bazı zamanlarda biraz ayarları bozuldu.” dedi. Özellikle, ilk zamanlarda, herkes sistemin ürettiklerini yakından izlerken, elde edilenlerin ne anlama geldiğini, işlemini tahmin etmeye çalışıyordu. “ Acaba makine bu terk edilmiş fabrikayı, geçmişte şehir dışından fabrikada çalışmak için gelen insanlarla bağdaştırıyor mu?” diyor Rapkin. “Acaba makine, bunun ülkedeki ilk hikaye olduğunun ve teknolojinin ikinci olacağının farkında mı? Acaba Kentsel çöküşümüzü ülkemizin dağılması ve yüzyıllardan kalma bir eskilikte gibi görünmesi nedeniyle Orta Çağlarla bağdaştırıyor mudur?”

Goodwin, dört günlük yolculuğunu başarılı hatta şaşırılacak kadar başarılı görüyor.  “Eşsiz hissettiren bir zafer olacağını düşünüyordum” diyor, “Ve bu gerçekleşti. Tüm yönüyle bir zafer gibi hissettiriyor. ” Arabanın kendi başına bir karakter olduğu gerçeği  yapay zekanın kurgu eksikliğine akıcılık kazandırdığını söylüyor.

“Eğer birileri merak ediyorsa, tüm şeyi okudum” diyor Goodwin gülerek. “ Düz yazının kolay anlaşılır olması doğal dil kuşağının en kıymetli olayı- bu küçük problemi de bir şekilde çözdüğümü hissetmem canlandırıcı. Ve düşünüyorum ki bu zamanda dil ile ilgili böyle bir vurgu yapmış olması beklenmedik ve ilgi çekici.” Ben de katılıyorum, aslında. Goodwin’in önerisi üzerine tüm şeyi bir oturuşta okumak üzere işe koyuldum ve az ya da çok bir şekilde başardım. Bu kadar eşsiz bir şekilde birbirine uyum sağlayan klasik bir hikaye algısı olduğundan emin değilim- ama modern Amerikan ayak takımı topluluğunun birçok pikselleştirilmiş şiiri var. Ve bunların içerisinde göze çarpan, akılda kalan dizeler bulunuyor—. “ piknik, çoktan unutulmaya yüz tutmuş ince izleri bana tekrar gösterdi.” bilhassa beni çarptı.

1 the Road, Google Street View arabasının kendince ülkeyi bir uçtan diğer uca hikayeleştirip okumasına benziyor. Bu yaklaşım aslında çok güçlü çünkü birkaç saatliğine, sonsuz ağa sahip bir data sayesinde şimdilerde coğrafyamızda ilerleyen- araç toplayıcıları—drone(uçangözler), arabalar,cihazlar- ile sohbet edebilme fırsatı sunuyor.  “Bu projenin ilham kaynağı olan Amerikan yol seyahatleri kitaplarındaki gibi, zamanın ve mekanın yakalanmasından ibaret ve şuan bizler de yapay zeka karşısında gayet şaşkın ve etkilenmiş durumdayız, yapay zeka da bu merakımızı ve şaşkınlığımızı yakalıyor.” diyor Rapkin. “Bu çok engin bir şey mi yoksa safsata mı? Bence ikisi de.”

İnşa edilmiş yapıların ve gürültücü dünyanın makineler tarafından yorumlanmasından oluşan bir gezinti. Bu, teknolojinin gözetimini ve işlemlerini ileten verinin aynı türleri tarafından yazılmış gözlemlenen teknoloji kurgusu. Yapay zeka yazarı, bizlere çoktan tamamen yontulmuş ve insan bir yazarın yapamayacaklarını biraraya getiren verilerden etkilenmiş bir dünya hakkında neler öğretebilir?

Goodwin cevabı bulmaya kendini adamış gibi gözüküyor. “Bu daha çok eksik bir belge, prototip bir projenin tezi gibi. Elde edilen ürün kusursuz değil. Ben, bu romanın ne bir insan romanı ne de ona yakın bir şey olduğunu düşünüyorum.” diyor Goodwin, ancak “romanın içerisinde gariptir ki karakterler var.” Güzemli bir boyacı, bir anlığına, üçüncü satırda belirerek, “Bu nedir?” diye soruyor ve ilerleyen bölümlerde de görünmeye devam ediyor: “Sokağın kenarından bir su kaynağı aşağıya akmış. Boyacı gülerek, bu hoşuma gitti ve görmek istemiyorum dedi.” Bellli bir yere kadar çalışırken yazarın( ya da yazarın yazarınının) yerini tespit etmeye çalışmak çekici olsa da— yol seyahatli romanlarda istemsiz yaptığımız gibi— Boyacı, Goodwin’in bir dublörü işlevini görüyor sanki. “Daha büyük bir başlangıç yapabilirdim,” diyor bir noktada makine tarafından üretilmiş boyacı, yeni sınırları göstererek projenin kendisinden bahsedildiğini düşünmeyi kolaylaştırıyor. “Buradan gitmek istiyorum, zaman geldi.”

Kaynak: Can an AI Write a Novel?

Reklam