Limon Amerikalılar nezdinde pek ilginç bir konuma sahip. İçindeki asitten mütevellit ekşi tada sahip olan limon, Amerikan İngilizcesi’nde memnuniyetsizliği, kusuru, hatayı, kötü durumu ifade ediyor. Bu mecazi anlamının yanı sıra limon elbette deyimlerde de kendine yer bulmuş. Öfke duyulduğunu ifade eden  “defol git” manasıyla hemen hemen eş değer olan “Git bir limon ye!” deyimi, çalışmayan bir şeyi vermek anlamına gelen “Limon vermek” deyimi, hayata pozitif bakmayı öğütleyen “Hayat sana limon verdiği zaman, onu limonata yap!” deyimi akla ilk gelen örneklerdir.

Bir kelimenin argo-mecazi veçheye sahip olması ve bu anlamıyla deyimlerde yer bulması olağan bir şeydir fakat hukuk alanında argo-mecazi anlamıyla kullanılması nadirdir. Amerika’da bir alınan ürünün kusurlu çıktığı zaman  “Limon aldın.”, kusurlu ürüne ise “limon” demekteler. Bu sebeple Amerika’da tüketicileri aldıkları arabanın kusurlu olması hâlinde satıcılara ve üreticilere karşı koruyan, alıcıya önemli haklar veren kanuna “Lemon Law” yani Limon Kanunu deniyor. Alıcı arızanın türü ve seviyesine göre arabasını tamir ettirebiliyor, yenisiyle değiştirebiliyor ya da parasını eksiksiz geri alabiliyor.  “Limon Kanunu”nu ilk yapan eyalet Connecticut eyaletidir ve Amerika’nın her eyaleti farklı “Limon Kanunu”na sahip olduğu için bir eyalette “limon” olan araba bir başka eyalette “limon” olmayabiliyor. Alıcıya ciddi haklar veren bu kanun, Amerikalılar tarafından pek bilinmiyor olsa gerek ki, kanun hakkında pek çok bilgilendirici yazılar bulabilir ve “çevrenizdekilere duyurun” ikazıyla karşılaşabilirsiniz.