20170527_irp001_0

Kaynak: economist.com

Dünya Norveç’in Tutuklularına Uyguladığı Yöntemlerden Bir Şeyler Öğrenebilir

“Kahve ister misiniz?” Norveç’teki ada hapishanesine giden feribotta serin bir sabah. İki irikıyım feribot çalışanı ziyarete gelen bir haberciyi sıcak bir içecekle selamlıyor. Yerel bir feribot şirketinde çalışıp çalışmadıkları sorulduğunda; “Hayır, biz de mahkûmlardanız.” şeklinde cevap veriyorlar. Biri, cinayete teşebbüsten 14 yıl hizmet edecek, diğeri “uyuşturucu ve şiddetten” 9 yıl. Feribot yerleşim alanı dışında ve etrafta kimsecikler yok. Her ikisi de kaçmaya çalışabilir ancak kimse bunu yapmıyor. Bastoy’dan kaçmayı deneyen yok denecek kadar az.

Bastoy’a dünyanın en nazik hapishanesi deniliyor ancak asıl nokta gözden kaçırılıyor. Odalar yeterince rahat. Tutuklular adada nerede isterlerse gezebiliyorlar, ülkeyi baştanbaşa gezip kışın kayak yapıp yazın da balık avlayabiliyorlar. Temiz ve düzenli tutukları sürece plajda eğlenebiliyorlar. Yine de Bastoy ile ilgili en alışılmadık şey, tutuklularına insanlar gibi değil, birer yetişkinlermiş gibi davranıyor olması.

Dünyanın geri kalanında hapishaneler tutukluların eline herhangi bir metal parçası veya silah yerine geçebilecek herhangi bir eşyanın geçmemesi için uğraşırlarken, Batoy’da tutuklular etrafta çekiç balta ve elektrikli testere ile geziyorlar. Mobilya yapımı için ağaç kesiyor, sebze yetiştiriyor ve hayvancılık yapıyorlar. Eskiden inek de kesiyorlarmış ancak Norveç’in sağlığın korunmasına yönelik yasalar eğer endüstriyel seviyede yapılmıyorsa artık buna izin vermiyor.

Kısacası tutuklulardan kendilerine göz kulak olmaları bekleniyor. Eğer ilgilenmezlerse orman adayı kaplar diyor müdür Tom Eberhardt, arazilerle ilgilenmezlerse mahsul ölür.

Tutuklanan suçlular tutukluluk sürecine Bastoy’da başlamıyor. Öncelikle geleneksel ceza evinde belli bir süre kalmaları ve transfer olmak için başvurularını yapmaları gerekiyor ardından cezaevi müdür ve memurlarını değişmek istediklerine inandırmalılar.  Normal bir hapishanede tutuklular kaşıkla besleniyor diyor müdür Eberhardt “Kendi kendilerine günde sadece 3-4 karar verebiliyorlar, tuvalete ne zaman gidebilecekleri gibi şeyler.” Bastoy’da ise neredeyse özgür olsalar ne kadar karar vermeleri gerekiyorsa o kadar karar veriyorlar. Bastoy tutuklulara sorumluluklarını öğreterek “İyi komşular” yetiştirmeyi hedefliyor.

Norveç, İskandinavya’daki en düşük suç tekrarı oranına sahip ülke; tutukluluğun bitmesinden iki yıl sonra yeniden mahkûm oranı sadece %20. Karşılaştırma yapmak gerekirse, Amerika’nın 29 eyaletinde suç tekerrürü oranı bunun neredeyse iki katı. Hem de Norveç’in hapishanelerinin normalde tekrar suç işlemeye daha müsait olan suçlulara daha çok yer ayırması gerçeğine rağmen. Norveç’te yeniden hapse girme oranı 100.000’de 74, bu Amerika’nın yeniden hapse girme oranının yalnızca onda biri.

Bastoy’u ziyaret eden Amerikalılar şok oluyorlar. Güvenlik neden sıkı değil, ölümcül elektrikli teller ve silahlı gardiyanlar nerede? Indian Springs, Nevada’da olan bir hapishaneyi ziyaret için okuduğum yazılarda uyulması gereken şöyle bir tavsiye var; mavi giymeyin. Çünkü bu bölgede hapishane giysileri mavidir. Tehlike olacağından değil, diye açıklıyor yayıncının çalışanı, ancak yine de olursa silahlı bir gardiyanın sizin isyan eden bir tutuklu olduğunuz yanılgısına kapılmasını istemezsiniz.

Nelson Mandela bir keresinde şöyle bir gözlemini aktarmış “Kimse bir ulusu hapishanelerinin içinde bulunmadan gerçekten tanıyamaz.”. Bu yazının başka bir delili var ki bu; geçtiğimiz yıllarda her ne kadar gelişme kaydetseler de dünya hapishaneleri, suç oranını azaltmak ya da toplumun zarar görmesini engellemek konusunda etkili olmaları gerektiği kadar etkili olmanın yakınında bile değillerdir. Hatta İngiltere içişleri bakanı Douglas Hurd’un “Hapishane, kötü insanları daha kötü yapmanın pahalı bir yoludur.” betimlemesine daha çok uyar haldeler.

Hapishanelerin Sorunu Ne?

Suç Politikası Araştırması Enstitüsü’nden bir beyin takımı olan Roy Walmsley’in bir araştırmasına göre bu gün dünya genelinde en az 10,3 milyon insan hapiste. Bu yalnızca bir anlık bir sayımın sonucu. Bunun dışında yıl içinde hapishaneye girip çıkanlar ve hatta şartlı salınanlar ile denetimli serbestliğe tabi olanlar da cabası. Tabii bu Kuzey Kore gibi hiçbir bilgisini dünyayla paylaşmayan ve bir de çok sayıda suçlu barındıran çalışma kamplarına sahip ülkelerin verileri eklenmeden oluşan sayı. Yine bu sayımda Çin’de yok çünkü son zamanlarda kaç vatandaşının hapiste dava beklediğini yayınlamıyor.

2000 yılından beri tutuklu sayısı dünya çapında %20 oranında arttı, bu nüfus artış oranı olan %18’in biraz üstünde. Artışı dünya üzerinde göstermek bölgesel aşırı tutuklu artış oranını maskeliyor. Güney Amerika, Güneydoğu Asya ve orta doğu ülkeleri tutuklu sayısında çok şiddetli artışlar gösteriyor(%145, %75 ve %75). Avrupa’da ise bu oran %21’in altına düştü. Aynı zamanda dünya çapında suç oranı düştü.

Çoğu hapishanenin cehennemden farkı yok, bazen ise kasten böyle. Suriye hapishanelerinde muhalifler dövülüyor, elektrik şokları veriliyor, kapanabilen bir kutuya konulup eziliyorlar, buna “uçan halı” deniliyor ve yüzlerce tutuklu da 2 dakikalık “duruşmalardan” sonra asılıyorlar. Hapishaneler çoğunlukla değersiz çünkü çok kalabalıklar ve yönetimleri kötü ki görece daha kötü tutuklular (ve gardiyanlar) istediklerini yapabilsinler.

Bazı Brezilya hapishanelerinde, örneğin, çok yoğun nüfusun olduğu ve gardiyanların yetersiz kaldığı yerlerde belirli bir alanda devriye yapılıyor böylece çetelerin diğerlerine emirler vermesine ve onları yönetmesine izin veriliyor. Suçlular kendi uyuşturucu krallıklarını kendi telefonlarıyla kurmakta özgürler. 2017’nin ilk iki haftasında Brezilya’da öne çıkmış birkaç çetenin üstünlük yarışıyla başlayan ayaklanmada en az 125 tutuklu öldü. Manaus’taki bir hapishanede parçalanmış kol ve bacaklar yığını yerde duruyordu.

Dünya genelinde hapishanelerin kalabalık olması kural gibi bir şey. Hapishaneleri inşa etmek para istiyor ve ne olursa olsun suçluların hayatını kolaylaştırmak çok az oy kazandırır. 198 ülkenin  %58’inden alınan bilgiye göre, hapishaneler %100’den fazla dolu, diyor Uluslararası Suç Reformu beyin takımlarından biri tarafından yapılan son araştırma olan Küresel Hapishane Trendleri Raporu. %40’ın içinde bazı ülkeler hapishane kapasitelerinin %120’sini bu oranın %26’sı ise %150’sini aşmış durumda.

20170527_irc774Amerika diğer zengin ülkelerin hepsinden çok daha fazla insan tutukluyor. Ancak son zamanlardaki eğilim hoşgörüye doğru olmuştur. Amerikan yetişkinlerinin 2008’de zirveyi gören 100 kişide 1‘lik tutuklanma oranı 2015 itibarı ile 115 kişide 1 kişiye geriledi. Birkaç eyalet şiddet içermeyen suçlar için hapis cezasına alternatif olan yollar bulmaya çalıştı. Bu biraz para için biraz da fazla sayıda insanı uzun süreler tutuklamanın toplum / pek de yararlı olmadığı sonucuna ulaşmış olmalarından kaynaklanıyor. “Kentucky hapishaneleri kızdığımız insanlarla dolu, korktuklarımızla değil.” diyor Kentucky’nin adalet bakanı John Tilley.

Dürüst ve ahlaklı yaşam

ABD’nin adalet bakanı Jeff Sesions, Amerika’yı yeniden fazla ceza veren bir ülke yapmak istiyor. Bu hafta federal savcılara uyuşturucu ile ilgili suçlarda en yüksek cezaların istenmesi konusunda komut verdi. Amerika genelinde federal suçluların sayısı onda birden daha az da olsa Sessions eski moda “suça karşı katı” politikaların destekçilerinin hala güçlü olduğunu gösterdi.

İnsanları tutuklamamızın sebebi onları cezalandırmak. Özellikle suçun mağdurları onlara zarar veren insanların da acı çektiğini bilerek rahatlıyor olabilirler. Brezilya’da yapılan bir anketin sonucuna göre; Brezilyalıların %57’si ‘en iyi suçlunun ölü suçlu’ olduğu konusunda hemfikirler.

Çoğu insan içinse tutuklama sebeplerinden biri suçlular tarafından verilen zararın azaltılmasıdır. Cezaevleri bu amaca üç şekilde ulaşabilirler. İlk olarak engellerler: hapsedilmiş bir hırsız evinize giremez. İkincisi caydırıcılardır: hapse girmek düşüncesi potansiyel suçluların ikinci kez düşünmesini sağlar. Üçüncü olarak değiştirebilirler: suçluların daha iyi şeylere yöneltilerek ve onlara bir şeyler öğretilerek daha iyi alışkanlıklar edinmeleri sağlanabilir.

İlk yolumuz olan engelleme konusunda çoğu hapishane başarılı ancak bir bedelle. Belli gruplara mensup insanların, siyahi Amerikalılar gibi, çokça tutuklanması, aileleri ve toplulukları birbirinden ayırabilir. Ayrıca çoğu suçlu yaşlanıncaya kadar tutuklu kalır ki toplum için risk oluşturmasınlar. Şiddet genç insanların kusurudur. Çok fazla orta yaşlı haydutla karşılaşmazsınız.

İkinci yolumuz olan caydırıcılık için ise şöyle bir durum var ki, cezalandırma şekli olarak kırbaçlama yöntemini geri istemiyorsak hapishaneler epey gerekli. Ancak cezalar, başta Amerika olmak üzere çoğu ülkedekiler kadar uzun olmak zorunda değil. Suçluların farklı bir zaman anlayışı var, on yıllık bir tutukluluk süresi onlar için sadece bir yıllık tutukluluk süresinden biraz daha caydırıcı ancak tabii ki bunun bedeli bizim için on kat daha fazla. Potansiyel suçluları caydırmak için maruz kalınacak cezanın fazlalığı değil, kesin ve keskin olması önemli. Suçlular kendilerini ancak yakalanıp cezalandırılacaklarını düşündüklerinde dizginleyebiliyorlar. Bir ekonomist olan Steven Levitt, Amerika’da suç oranının artmasını önlemek amacıyla polis teşkilatı için harcanan her doların, hapishaneler için harcanan dolara oranla %20 daha etkili olduğunu düşünüyor.

Polisler etkili olduğunda bile suçlular engellenemiyor. Genelde öfkeliler, kavga etmek için fırsat kolluyorlar çünkü sinirliler ve yağmalıyorlar çünkü bu fark edilebilir bir faaliyet. Rehabilitasyon bu nedenle bu kadar önemli; neredeyse tüm tutuklular bir gün hapishaneden çıkacak ve herkes için en iyisi cezaevine girmeden önceki hallerine dönmemeleri olurdu.

20170527_irc767En az tutuklu oranına sahip ülkeler ya liberaller(İsviçre ve Finlandiya gibi) ya da daha fazla hapishane yapmaya elverişli bir ekonomileri yok(ikinci tabloya göz atabilirsiniz). Afrika Cumhuriyeti’nde tutukluluk oranı yalnızca 100.000’de 16. (Tahminlere göre tutukluların yarısı zamanlarını büyücülükle geçiriyor.)

Hapishanelerin en kötü suçlulara ayrılmasının birçok iyi yönü var. Öncelikle paradan tasarruf sağlar. Örneğin, Amerika’da federal bir suçluyu tutuklamak ona denetimli serbestlik uygulamaktan sekiz kat daha pahalı. İkincisi bu yöntemle küçük suçlar işleyen insanları onlardan çok daha tehlikeli insanlarla aynı yere koyarsak daha kötü alışkanlıklar edinebilirler. “ Alt sınıf suçlular üst sınıf suçluları soymaya çalışmıyor. Bu iş hep tersine işliyor.” diyor, Genç Suçlular ve Adalet Komisyonu Utah üyesi olan Ron Gordon.

Modern elektronik izleme cihazları (elektronik kelepçe vs.) ucuz ve etkili. Son zamanlarda yapılan bir çalışma da aralarında Harvard Üniversitesi’nin de bulunduğu iki üniversite elektronik izleme ve tutukluluğun Buenos Aires’te bulunan şüphelilerin üzerindeki etkisini karşılaştırdılar. Önceki araştırma elektronik takibe maruz kalan insanların, daha tehlikeli oldukları için tutuklu yargılananlardan daha az yeniden suç işleme eğilimi gösterdikleri gerçeğiyle baş etme konusunda sınıfta kaldı. Yazarlar da gerçeğin etrafından dolaşmanın bir yolunu buldular. Arjantin’deki şüphelilere ön duruşma oturumları için rastgele hakim atanıyor. Liberal hakiler şüphelileri ülkenin kötü şartlara sahip olan hapishanelerinde tutmak konusunda isteksiz, dolayısıyla şüpheliler için genellikle elektronik kelepçe yönünde bir takdirde bulunuyor. Daha sert olan hakimlerse onları tutuklamayı tercih ediyor. Araştırma sonuçları farklı rejimlerdeki suçlularda nasıl sonuçlara ulaşıldığını gösteriyor. Elektronik takip altında olanların yalnızca %13’ü tekrar suç işleyip tutuklanıyor, tutuklu yargılananların ise %22’si.

Hapishaneden Kaçış

Bazı suçlular gerçekten çok tehlikeli ve tutuklanmaları gerekiyor. Ama neredeyse hepsinin bir gün cezaları son bulacak. Consider Tore(gerçek ismi değil) Bastoy’da bir tutuklu. Yirmili yaşlarını uyuşturucu satarak, sarhoş olarak ve partilerde geçirmiş. Bir gün metanfetamin etkisinde ve üç gündür uyumamışken, pahalı kıyafetler -aslında hiçbir şey- için iki arkadaşına bıçakla saldırmış. Tüm bunların üzerine tutuklanmış ve diğer duruşmayı beklerken başka bir kavgaya karışmış, sonuç olarak üç cinayete teşebbüs ve kilolarca haşhaş satmaktan 14 yıl ceza almış.

Kapalı hapishanedeki ilk birkaç yıl yaşadığı bu zor durumdan ötürü herkese kızgınmış ve herkesi suçlamış. Ama sonra onunla neredeyse ‘aynı hayatı yaşayan’ danışmanından kurslar almaya başlamış. Danışmanı yaptıklarından dolayı yaşadığı pişmanlıkla ilgili onunla konuşup onu bir daha asla alkole dokunmaması konusunda ikna etmiş. Bu aylarını almış. “Özgürlük gibi bir şeydi.” diyor Tore.

Tore Bastoy’da marangozluk eğitimi almış. Muhtemelen üç yıl sonra cezası bitmiş olacak. O zamana kadar bir iş sahibi olmayı düşünüyor. Batoy’da mahkûmlar dışarıda çalışmaya 18 ay önce başlayabiliyorlar. Bunun amacı her eski tutuklunun başını sokabilecek bir yeri ve çalışabilecek bir işi olduğundan emin olmak. (Amerika’da bazı tutuklular uzun zamandan sonra üzerlerindeki kıyafetten biraz fazlası ve bir otobüs biletiyle hapishaneden çıkıyorlar.) Tore her halükarda kendi marangozluk işini kurmayı planlıyor.

20170527_irp002_0
Mahkumlar, beklemek zorundasınız

 

Dünya hapishaneleri tekerrürü azaltmak için çok çeşitli araçlar kullanıyorlar. Bir suçlunun bir suçlunun gelecekteki davranışlarını etkileyen şeyleri bulmaya çalışmak çok zor ancak Pew Charitable Trusts’ın beyin takımından Adam Gelb işe yarayabilecek bazı prensipler hazırladılar.

Öncelikle hangi mahkûmların tekrar suç işleyebileceğini tahmin etmek gerekiyor. Bunun için genelde işe yarayacağı düşünülen çok iyi tahmin yöntemleri var, ayrıca bunlar değiştirilemeyecek olanlar. Örneğin, sabıka kaydı veya sorunlu aile geçmişi. Yaş da önemli; ABD’deki Federal hapishanelerde 21 yaşından önce ceza alıp, serbest bırakılan suçluların %68’i 8 yıl içinde tekrar tutuklanıyor. 60 yaşın üstü için bu oran sadece %16. Geriye kalan risk faktörleri daha değiştirilebilir şeyler; sinir kontrolü sorunu, anti sosyal arkadaşlar seçmek, madde bağımlılığı gibi. Bu gibi şeyler yapılan müdahalelere daha kolay karşılık veriyor.

Suç dışındaki faktörlere odaklanan rehabilitasyon programları, örneğin yaratıcı kabiliyetler, fiziksel dayanıklılığı artırma ve öz saygı, suçlu davranışlarını azaltmıyor diye karşı çıkıyor

Sabıkalı uyuşturucu satıcısı Olive Bueno “Beni daha da kötüleştirdi.” Diyerek bu sava katılıyor. Nevada’da kendi zamanındaki eğitim kamplarını hatırlıyor “Görevlilerden her zaman dayak yerdiniz.” diyor ve ekliyor “Gardiyanlar eski askerler, zorbalar ve gerçek ırkçılardı.”. kafasının nasıl tıraş edildiğini ve kendisine sürekli bağırıldığını anlatıyor. “Taciz beni daha da sinirlendirdi ve otoritelerden nefret etmeme sebep oldu.” Cezası sonlandıktan sonra direk eski çetesine, uyuşturucu satmaya ve önemsiz şeyler için kavga etmeye geri dönmüş. Tekrar tutuklanmadan önce, diyor; “Adamın birinin suratına silah dayamıştım ve ne ile ilgili olduğunu hala hatırlamıyorum.”

Belki de en iyi yol zihinsel davranış teorisidir(ZDT). Bu halka şeklinde oturup herkesin içindeki şeytanı anlattığı o etkinliklerle uzaktan yakından alakası olmayan bir yol. Bu, insanların onları suç işlemeye iten tetikleyicileri –insanlar, mekânlar ve eşyalar- anlamalarını sağlamakla alakalı. Danışmanlar suçluları negatif etkileşimlerini azaltmaya ve pozitif etkileşimlerini artırmaya itmeli. Örneğin, “Eğer maaş gününde arkadaşın Tom ile çılgınca şeyler yaparak tüm paranı harcıyorsan, o gün Tom ile takılma.” gibi diyor Bay Gelb. Danışmanlar tutuklularla tartışmamalı ya da onlara kabadayılık etmemeli ve onları dinlediklerini gösterip sorumluluklarını yerine getirdiklerinde onları övmeliler.

Norveç ZDT’yi sıkça kullanıyor, Tore’da bundan faydalanmış. Amerika bunu tutarsız bir şekilde kullanıyor. Amerikan hapishanelerinde ve denetimli serbestlik ofislerinde uygulanan 500 program üzerinde George Mason Üniversitesi’nden Faye Taxman tarafından yapılan bir çalışmada fark edildiği üzere bu programların sadece %20’si ZDT’yi içeriyor ve bireylerin yalnızca%5’i bu olanağa ulaşabiliyor. ZDT iyi uygulandığında tekerrürü %10-%30 arasında azaltabiliyor. Ulusal Adalet Enstitüsü’nden Thomas Feucht ve Tammy Holt’un ZDT programlarından 50’si üzerinde yaptığı analize göre bunların %74’ü etkili veya umut vaat edici; genç suçlularda en iyi sonucu veriyor ve eşlerini döven suçlularda neredeyse hiç işe yaramıyor. Değiştirmesi zor gruplardan biri olan cinsel suçlardan hüküm giymiş insanlardan ise karışık sonuçlar geliyor.

Mükemmel kaçış

Sabıkalı uyuşturucu satıcısı Bueno diyor ki; onun yaşadığı değişimin sebebi hapishanede öğrendiği şeylerden hiçbiri değilmiş. Onun değişimi “Tutuklular İçin Umut” adındaki bir dernek ve tanrı ile olmuş.  Hücresinden son çıktığında eski arkadaşlarının yanına gitmiş ve eski “alışkanlıklarına” geri dönmüş. Ardından kız arkadaşı (şimdi karısı) ona eskiden silahlı bir hırsız olan vaiz John Ponder ile tanışmasını önermiş. Şimdi John eski suçlulara hayatlarının sorumluluğunu almaları gerektiğini anlatıyor. Bueno, “dünyanın en büyük çetesi olan tanrının çetesine” katılmış olmakla övünüyor. Norveç’te yaşayan Tore değişime çok daha dünyevi bir açıdan bakıyor; “Sadece normal bir insan olup vergilerimi ödemek istiyorum.”

Çeviren: Pakize Yıldırım