
Kenya hükümeti, internet üzerinden nefret yayan kişilere sıfır tolerans ile savaş açtı. Eşi görülmemiş bir hareketle iki konuşma grubu yöneticisi tutuklandı. WhatsApp grup yöneticileri ülke güvenliğini tehdit eden nefret mesajları paylaşmakla suçlandılar ve ek olarak sosyal medyada endişe verici propaganda yayma suçundan da cezalandırılabilirler.
Diğer birçok ülke gibi, Kenya da bundan önce nefret söylemini cezalandırmıştı. Yakınlarda bir Facebook kullanıcısı Müslümanlara nefret söylemi suçundan tutuklandı. Ruanda da birçok kişiyi nefret söyleminden tutukladı.
Bu olayı diğerlerinden ayıran fark; grup yöneticisinin tutuklanmış olması. Ancak bu ilk değil. Benzer bir olayda Hindistan hükümeti, başbakana hakaret eden paylaşımlar sebebiyle bir WhatsApp grup yöneticisini tutuklamıştı.
Kenya Ağustos ayındaki genel seçimler için vites artırmışken bir süredir bir yandan da nefret söylemi ile uğraşıyor.
Geçen Seçim döneminde iki karşıt siyasi grup, Hükümet partisi Jubilee Party ve The National Super Alliance, dijital savaşa girince nefret söylemi kreşendoya ulaşmıştı.
Önceki seçim sonrası çıkan şiddet olaylarının tekrar başlatılmasından çekinildiği için polis bu sefer iyi hazırlanmış durumda.
Kenya hukukunda nefret söylemi 5 yıllık hapis cezası ve 1 milyon Şili parası müeyyidesi olan bir suçtur. Şüphelilerden birinin belli bir topluluğun üyelerini katledeceğini söylediği bir nefret yazısı paylaştığı iddia ediliyor.
Tutuklamalar iki gerekçeyle tartışmaya açık.
İlk olarak hükümet anayasal hak olan ifade ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği için eleştiriliyor.
İkinci olarak WhatsApp kullanıcıları platform tarafından sağlanan anonimlik sebebiyle kendini güvende hissediyordu. Dahası Kenyalı yetkililerin nefret söylemi davalarını kovuşturmak için isteksizlik gösterdiği görülmüştü. Bu yılın başlarında nefret söylemiyle suçlanan politikacılar delil yetersizliği ve yasal çerçeve desteği yokluğundan serbest bırakıldılar.
Ama ben başarılı bir kovuşturma için Kenya yasalarında yeterli gerekçelerin olduğuna inanıyorum.
Yasalar Ne Diyor?
İfade özgürlüğü hususunda Kenya Anayasası, ifade özgürlüğünü kutsal kabul ediyor. Ama bu savaş propagandasını, şiddete tahriki, nefret söylemini, ayrımcılığı, etnik kışkırtmayı, nefret savunuculuğunu, iftirayı, kötülüğe teşviği kapsamıyor. Anayasa ifade özgürlüğünü koruyan Uluslararası Hukuka uygun fakat kendine has sınırlamaları var.
Seçim döneminde binlerce Kenyalı fikirlerini ifade etmek için sosyal medyayı kullandı. Bu karşılıklı konuşmaların çoğu farklı etnik gruba at kişileri birbirine düşürdü. Bu düşmanca iletişim biçimi ilk defa 2013 seçimleri zamanında yayılmıştı.
Bu sene birçok Kenyalı siyasi aidiyetleri hakkında özgürce konuşmak için WhatsApp gruplarının gizliliklerine özen gösterdi. Yine de halâ çoğu konuşma kışkırtıcı içeriğe sahip.
Kenyalı yetkililerin harekete geçmek istemeleri anlaşılabilir bir durum. Ama hukukun, insanların çeşitli sosyal medya platformlarını kullanmasının ortaya çıkardığı etkilere cevap verebildiğini söylemek güç.
Bireysel olarak çok sayıda nefret suçu davası bulunmakta. Ayrıca gazetelerin, radyoların ve medyanın etnik nefreti uyandırmaya yönelik tehditkâr küfürlü veya hakaret içeren materyaller yayınlamaktan cezai sorumluluğu bulunuyor.
Kanun, sosyal medya platformlarında yaygın olan sesli, görsel ve yazılı nefret mesajları için uygundur. Dolayısıyla, Ulusal Uyum ve Entegrasyon Yasası’nın 62. Bölümüne uygun olduğu savunulabilir.
Hükümet ayrıca hususen, istenmeyen siyasi mesajlarının ve sosyal medya paylaşımlarının yayılmasının önüne geçmeyi amaçlayan bir yönetmelik yayınladı. Bu yönetmenliğe göre, WhatsApp grup yöneticileri gruplarının içeriğinden bizzat sorumlu ve cezai sorumlulukları bulunuyor.
Ben, bu yönetmeliği Ulusal Uyum ve Entegrasyon Yasası’nın 62. Bölümü İle beraber okuduğumda, WhatsApp grup yöneticilerinin tutuklanması için polislere güç verdiğini düşünüyorum. Çünkü bu yönetmelik sosyal medya içerik üreticilerine ve WhatsApp grup yöneticilerine yasal yükümlülük ve sorumluluk yüklüyor.
Yönetmelikte belirtilen faaliyetlere sosyal medya kullanımı, internet üzerinden yayın ve tartışma, medya paylaşımı, blog ve mikroblog kullanımı, doküman ve veri paylaşımı da dahil. Bu itibarla WhatsApp grup üyelerine dahi nefret söylemi yayma suçundan kovuşturma yapılabilir.
Bu kurallar grup yöneticilerini ve blog gibi içerik üreticilerini kendi platformlarında paylaşılan içerilerden haberdar olmak için üyelerini sıkı denetime almaya sevk etti.
Bunlarla birlikte, suçlamaların başarılı olup olmayacağını ve Anayasa Mahkemesinin duruma müdahale edip etmeyeceğini izlemek gerekecek. Kenya’nın çevrimiçi dünyasını ve insanların kışkırtıcı ve tehlikeli konuşmaya meyilini göz önüne aldığımızda önümüze belirgin bir soru çıkıyor: Yönetmelik basın ve ifade özgürlüğü hakkını ihlal mi edecek ya da bu sınırlamalar gerekli mi?
Kaynak: theconversation.com