Kaynak: Reference
Adli kovuşturma sürecinde tanığa yemin ettirilmesindeki amaç tanığın olan biteni en doğru şekilde anlatmasını sağlamaktır. Yemin altında iken tanıkların verdiği ifadelerin doğru olduğu varsayılır, hakimler ve jüriler tarafından verilen kararlar çoğu kez bu tanık ifadelerine dayanır. Eğer tanık yemin etmesine rağmen ifade verirken bile bile yalan söylüyorsa yalan beyanda bulunma suçundan suçlanma riski ile karşı karşıya kalacaktır.
Bir tanık gerçeği söyleyeceğine dair yemin ettikten sonra olan biten tüm gerçekleri kabul etmek zorundadır. Olayın ardından her bir soru acilen cevaplanmalı ki tanığın hafızasındaki bilgiler doğru bir şekilde aktarılsın. Tanık, ifade verirken cevabını asla abartmamalı veya avukatın olaylara ilişkin açıklamasının tanıklık üzerinde etkili olmasına izin vermemelidir. Eğer daha ileri bir netleştirme ihtiyacı duyuluyorsa tanık ifadesini açıklayabilir. İfade sırasında herkesin yapabileceği hataların yapılması kabul edilebilir. Bununla beraber, tanıkların verdiği fazladan bilgiler veya kişisel bilgi ve görüşlerini paylaşmaları, onlara sorulmadığı sürece, çok da kabul görmemektedir.
Yemin altında iken bile bile yalan veya yanlış yönlendiren ifadelerde bulunmak yalan beyanda bulunma suçunu oluşturmaktadır. Bir tanık, yanlış ifadeyle mahkemeyi yanıltmaya niyetli beyanlarda bulunması yalan beyanda bulunma suçunun değerlendirilmesi için yeterlidir. Diğer taraftan, hafıza yanılması veya karışıklığına bağlı olarak verilen yanlış ifadeler yalan beyanda bulunma olarak değerlendirilmemektedir.
Çeviren: İrem Üstüntay