Londra’da Su Sporları Merkezi’nde 2012 tarihinde çekilmiş bu fotoğrafta Çinli yüzücüler sıkı çalışmak için amansız bir isteğe sahip. Fotoğraf : Matt Slocum/AP
KAYNAK : theguardian.com
Her ne kadar baş antrenör olmasam da Çin takımı ile birlikte Olimpiyat Köyü’nde bulundum. Söylemeliyim ki, bir an performanslarını bir kenara bırakacak olursak, buradaki (ve eminim diğer pek çok sitedeki) yorumların büyük çoğunluğu yanlışlıklar ve spekülasyonlarla doludur.
Kesinlikle hiçbir yetenek kimlik programının farkında değilim. -Bu olimpiyat takımında beş yüzücüye antrenörlük yapıyorum ve bunlardan üçünü 13 yaşlarındayken kendim seçtim. Hiç kimse kimi seçmem gerektiği konusunda “tavsiye vermedi” veya söylemedi.- İyi olacağını düşündüğüm bu adamları seçerken sadece kendi tecrübelerimi ve “eğitimci gözümü” kullandım.
Çinli sporcuları eğitmek inanılmaz derecede zor, kelimelerle açıklayabileceğimden daha zor ve beş farklı Olimpiyat Oyunları takımlarına yüzücülerini yerleştiren bir antrenör olarak dünyanın hiçbir yerinde bunun gibi sporcu yetiştirmemiştim.
Sıkı çalışma için amansız bir isteğe sahipler, batılı rakiplerinden daha uzun süre ve daha çok acıya dayanabiliyorlar, her seferinde pratik yapmayı ve tüm zamanını verecekleri konusunda güven veriyorlar. Ülkeleriyle gurur duyuyorlar ve ülkelerini temsil ettikleri için gururlular, ve zihinsel olarak çok fazla odaklanmış bir takıma sahipler.
Bunun onlar için tek gelir yolu olduğunu unutmayalım; çoğu eğitim görmüyor ve spor onlar için bir çıkış yolu ya da kendileri ve ailelerinin toplumda yaşadığı yere ulaşmalarını sağlayan bir yoldur. Başarısız oldukları takdirde aileleri saygınlığını kaybetmektedir.
Bu tutum, -genellikle konuşulduğuna göre- batıdaki ortalama gelire sahip rahat evlerden gelen, aile başına bir veya iki araba düşen ve her yıl dört hafta ya da daha fazla süredeki tatile ödeme yapan sporcular tarafından paylaşılmamaktadır. Çinli ortalama bir aile bu şekilde yaşayamaz.
Sayısız bir çok farklılığı daha sıralayabilirim ama önemli nokta şudur; bu sporcular profesyoneldir, performansları ücretlidir – aynı şekilde İngiltere’de Premier League futbolcularına performansları için ödeme yapılır ancak onlar çok daha az ücret için daha uzun süre ve daha zor antrenman yapmaktadırlar.
Burada pek çok kişi bana neden yedi yıl Çin’de yaşadığımı soruyor. İşte bunun üç basit nedeni;
1- İmkanlar: Haftada yedi gün ve günde 24 saat aynı binada bulunan hem 50m’lik hem de 25m’lik havuzlara ulaşabilirim. Eğitim açısından herhangi bir NOP, EOP, resmi formaliteler, can kurtaran, halka açık yüzme vs. bulunmamaktadır.
2- Sporcular: İngiltere’dekinin aksine (hem üst bir üniversitede hem de yüksek performans merkezinde çalıştığım yer) istediğim herhangi bir sporcuyu seçebilirim, istediğim sürece ve istediğim zaman onları nasıl istersem eğitebilirim. Bu sporcular tüm dikkatlerini, zamanlarını ve her gün tüm çabalarını bana veriyorlar.
3- Fon: Sporcularım maaşlı çalışmakta ve performansları doğrultusunda ek ücret almaktadır; aynı şekilde ben de maaşlı çalışıyorum ve performanslar doğrultusunda ek ücret alıyorum. Hepimiz başarı ve altın madalya istiyoruz -bunu söylemekten korkmuyorlar-, sıradanlık ya da herkes için başarı istemiyoruz. Bir yabancı antrenman kampı istersem para mevcut; yüksek rakımlı bir antrenman istersem para mevcut; yardımcı bir antrenör istersem yine para mevcut; bazı yeni aletler ya da antrenman ekipmanları istersem tahmin et ne? Para mevcut.
Bunlar ve sayısız diğer sebeplerden dolayı Çin’e geldiğim için mutluyum; bu hem maddi açıdan hem de sportif hırs açısından bana gelecek vadediyor. İngiliz olmaktan gurur duyuyorum ancak kendim için, bir koç olarak, yeteneklerimi üst düzeye çıkarabildiğim ve çalışma alanımdaki potansiyelimi ortaya koyabildiğim bir yerde olmak istiyorum.
Umarım bu kısa açıklama orada büyük farklılıklar olduğuna dair bir fikri olmayan İngiliz kamuoyunu bilgilendirmeye yardımcı olur. Eski iyi tanınan bir meslektaşım bir zamanlar rahat bölgelerimizden daha sık çıkmamız gerektiğini söylemişti. Çinli sporcular rahat bir alana sahip değil; hayat burada zorlu ve çoğu zaman rahatsız ve onlar şu an bu konuda başarı elde ettiler. Pek çok ülkede performanslarına yardım için “karanlık tarafa” yönelen “hilekar” bireyler olacaktır ve pek çok ülke bu uygulamalar konusunda bir geçmişe sahip. Ancak insanlar bu sporcuların her gün kendilerini ne kadar zorladıklarının, azalan eğitim fırsatları ile birlikte evden uzak yaşamak konusunda ne kadar fedakar olduklarının farkına varmalılar. Basitçe söylemek gerekirse, onlar herkesin istediğinden daha fazlasını istiyorlar.
Çeviren : Nagihan TANDOĞAN