KAYNAK:RightsInfo
İnsan hakları hukuku, suçlardan ötürü cezalandırılan ve cezaevine gönderilen kişilerle herhangi bir sorun yaşamamaktadır.Fakat hapishaneler, insan hakları savunucusu bölgeler değildir.Özellikle, tutukluların cezaevi muhafızları tarafından gözetilmeden avukatlarıyla iletişim kurmaları önemlidir.Bu davanın sebebi işte budur. Mr. Daly ömrünü hapiste geçirdi. Yetkililerin hukuk müşavirlerinden mahkumlara gönderilen mektupları inceleyebileceğini söyleyen bir politika yürürlüğe girdi. Mahkumların kendilerinden önce, mektuplar hazır olur. Mr. Daly bu politikayla mücadele etti.
Mahkeme, gizlilik hakkı kapsamında korunan yasal yazışmaların gizliliğine, hak talebinde bulunan o ve diğer tutsakların haklarını ihlal ettiğini söyledi. Mr. Daly’nin İstediği tek şey, mektupları okunduğunda tutukluların hazır bulunmasıydı. Lord of House’daki yargıçlar (şu an Yüksek Mahkeme) tutukluların haklarını ihlal ettiğini ve müdahalenin haklı olmadığını söyledi. Tutukluların postalarını kontrol etmek için iyi nedenler olsa da, bu politika çok ileri gitti. Hapishane yetkililerinin mektupları gören ilk kişiler olması yanlıştır.
Tutukluların o sırada bulunmaması, memurların görevlerini kötüye kullanmaları riskini doğurdu.
Bu dava önemliydi. İnsan Hakları Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra İngiltere’nin en yüksek mahkemesinin kararlaştırdığı ilk vakalardı. Hakimler aslında karar vermek için ortak yasalarımızı kullandı, ancak sonuçta insan hakları hukuku uyarınca aynı olacağını söyledi. Ve insan hakları vakalarına orantılı olana göre karar verilmesi gerektiğini açıkladılar. Başka bir deyişle, uçlar araçlara uymalıdır. Bu durumda, yapmadılar.
Çeviren: Merve Akgün