Kaynak:RightsInfo
1999 yılında Diane Pretty yıkıcı bir haber aldı. Motor nöron hastalığı vardı. O, uzun süren acı dolu bir ölüme doğru gidiyordu.
Diane’nin durumu hızla kötüleşti. 2002 yılında boynundan aşağısı felç oldu. Konuşması anlaşılmamaya başlamıştı ve artık tüple besleniyordu. Ağrılı ve onursuz bir ölüm ihtimali korkusuyla hayatına son verecek birini istedi. Diane, eğer ölmesine yardımcı olursa eşine dava açılmayacağı konusunda hükümetten garanti istedi. Ötanazi İngiltere’de yasa dışı olduğundan hükümet bunu reddetti.
Diane Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitti. O, yaşamaya devam edip etmeme seçiminin de yaşam hakkına dahil olduğunu ve bu hakkın da İngiltere yasaları tarafından ihlal edildiğini savundu. Fakat mahkeme hiçbir insan hakkının sınırsız olmadığına karar verdi. Hakimler söz konusu hakkın yaşam kalitesiyle belirlenemeyeceğini söyledi. Böylece karar bize ölme hakkının verildiği şeklinde yorumlanamadı.
Hakimler Diane’nın hayatının nasıl sonlanacağını seçebilmesinin onun özel hayatı kapsamına girdiğini kabul etti. Fakat onlar, İngiltere’nin ötanazinin yasak olması konusundaki bu kararının savunmasız insanları korumak gibi meşru bir amaca hizmet ettiğini söyledi. Böylece Diane’nin eşine onun ölmesine yardımcı olması için izin verilmedi.
Diane 11 Mayıs 2002’de hayatını kaybetti. O, gazetecilere “Kanun benden bütün haklarımı almıştır” dedi. Bu dava, yardım alarak ölmenin yasa dışı olmasına bir meydan okuma olması dolayısıyla İngiltere’nin insan hakları konusunda pek başarılı olamadığı izlenimi uyandırdı. Bazı insanlar bunu insan hakları konusunda bir zafer olarak görebilir, bazıları da Avrupa Sözleşmesi’nin bize yeterli haklar vermediğini düşünür. Çeşitli sebeplerle Diane’yı takip eden vakalar istenen sonuca biraz daha yakın görünüyor. Eninde sonunda ölme hakkı tartışmasının parlamento tarafından çözülmesi gerekecek. Şimdilik ölme hakkı yok.
Çeviren: Sümeyye Odabaşı