Kaynak: timeshighereducation
Bir dakikalığına gözlerinizi yumun. “Şimdiye kadar yaptığınız en kötü şeylerinizi ve utanç verici sırlarınızı düşünün. Bir şekilde internete düşerek boynunuzu büken olayları hatırlayın.” İnternette sizinle ilgili olan fotoğraf, mesaj ya da video olarak kayıt altına alınan minnacık dijital izleriniz üzerinde artık kontrolünüz kalmadı. Müstakbel işvereniniz, mevcut ortağınız ya da gelecekteki torununuz verilerinize erişebilir. Hayatınız göz açıp kapayıncaya kadar daha kötü bir hale gelebilir.
Avrupa Birliği vatandaşları için ne mutlu, onlar en azından mahremiyetlerini yükseltilmiş keşfedilebilirliğe ve bilgilerinin sanal alemde ısrarlı bir şekilde depolanmasına karşı korumak için yeni bir silaha sahipler: “Silme Hakkı”. Avrupa Birliği Veri Koruma Düzenleme Komisyonu sayesinde 2012 yılında silme hakkının tasarısı yapıldı ve sonunda Nisan 2016’da silme hakkı uygulanmaya başlayacak. Klavye kısayolunda geri alma komutu olarak adlandırılan Ctrl+Z, kapsamlı, cazip sosyo-legal perspektifinde ihtilaf sunan “unutulma hakkı” olarak bilinen, kayıtlara geçen ilk haktır. Bu hakkın mevzuattaki görevi: AB’deki veri mahremiyetini düzenlemek, Google gibi etkin bir biçimde “veri kontrolcüsü olarak” kullanıcıların çıkarları veya temel hak ve özgürlükleri ihlal edildiği zaman istekleri doğrultusunda internetteki bilgilerini silmektir. Bu durum kişiliğin ana sosyal değeri, mahremiyet, hatıralar ve sanal alemde yeniden tanımlanan saygınlıkla kesişir. Ctrl+Z, 21. Yüzyılın sanal alemdeki yüksek seviyeli korunma aracı olarak beğeni toplasa da, ifade ve erişim özgürlüğünün sınırlanması ve de Ctrl+Z’nin teknik olarak uygulanmasında belirgin kullanışsızlıklar olduğu için eleştirilir. Doğrusu Ctrl+Z, kullanılması için Birleşik Devletlerin ( ki oranın mevzuatında bu tür haklar düzenlenmedi)de dahil olduğu diğer aktörlerin de bu duruma riayet etmesi gereklidir.
İşte bu kitapta Meg Leta Jones, “unutulma hakkının” hukuksal boyutunu anlayabilmek için derinlemesine araştırmalar yapar. Büyük-data devriminin kompleks ekosisteminin ve iş dünyasının kilit aktörlerinin meydana çıkması için tartışmalarda bulunur. Meg Leta Jones, dijital geri almanın ve dijital yeniden icat etmenin, kültürel olarak yerleşmesi ve yıkılmasının çok zor olması için dinamik konseptlerin kullanılması gerektiğini iddia eder. Atlantik’in iki tarafındaki farklılıklara rağmen bu yaratıcı fikirlerin hayata geçme şansı vardır. Bilgi devamlılığı sorununa rağmen- aslında, çevrimiçi veriler daha kırılgan ve kısa ömürlüdür.- unutulma hakkı, kişinin kendi veri idaresi üzerindeki bilgi yönetimi meselesidir.
Kitaptaki değinilen maddeler: uzman olmayanların dildeki erişilebilirliği, disiplinler arası bakış açısıyla zenginleştirilme, örneklerdeki bolluk, içtihatlar, hukuksal kültürlerdeki düzenleme tutkusu, uluslararası geçerlilik, mütekabiliyet, yaşam döngüsü bilgisi hakkında detaylı bilgi edinme, her bir yaklaşımı değerlendirme. Unutulma hakkını doğrulayan ve unutulma hakkına ters düşen bu maddeler, meselenin sadece bir kısmını oluşturur.
Okyanusun bu tarafındaki okuyucular için, Jones’un yaklaşımı sıra dışı görünebilir. Jones, Birleşik Devletler yasal sistemi merceği üzerinden Avrupa Birliği yargısını açıklar ve ulusal yargı kültürünü ön plana çıkarır. Buna ek olarak dijital geri almayı beşeri affedicilik sorununa bağlayan bir ahlaki çıkarım yaparak, Atlantik’in bu yakasında pek fazla alıcı bulamayabilir.
Çeviren: Ömer Mert Zihni