‘’Şimdi, evet sen, bir şeyleri tam olarak doğru hatırlayacağına kesinlikle emin olman bunun doğru olduğu anlamına gelmiyor.’’
Kaynak:scientificamerican
Bütün hafızalar tıkım tıklım hatalarla doludur.Hatta hafızanın büyük ölçüde bir yanılsama olduğunu söyleyerek daha da ileri gitmek istiyorum.
Bu yani bizim dünya algımız son derece mükemmel bir algı olmadığından beyinlerimiz gerçekteki deneyimlerimizin çok küçük bir parçasını dahi hatırlamak için zorlanıyor ancak şunu eklemeliyim ki her zaman erişilen hafızayı değiştirebilecek bir şeyleri hatırlama potansiyeline sahibiz.
Sahte hatıralarımız üzerine özel bir odaklanmayla beyinlerimizin bizi saptırma yolları hakkında sık sık yazıyorum.Sahte anıları gerçek hissederiz ama bunlar sadece gerçek deneyime dayalı olmayan hatıralardır.
Bu özel yazı dizisi için bazı popüler hafıza araştırmacılarının kendi alanlarındaki yorumlarını sizler için derledim.
Öncelikle Irvıne’deki Kalifornia Üniversitesinden Elizabeth Loftus’u tanıtmak isterim.Elizabeth sahte hafıza araştırmalarının kurucu isimlerinden biridir ve 20. Yüzyılın en önde gelen psikologlarından kabul edilir.
Elizabeth Loftus anılarınızın doğru olduğunu onaylayabilmeniz için bağımsız ifadelere ihtiyaç duyduğunuzu söylüyor.
Loftus diyor ki ; ‘’Ana mesajı yazılarımda,sınıflarımda TED konuşmalarım da iletmeyi deniyorum: Şimdi birisinin size çok fazla kendine güvenen bir edayla detaylı ve duygulu bir şeyler söylemesi gerçekte bunların olduğu anlamına gelmez.Doğru hafızayla bir ilişki içerisindeyseniz yada başka bir sürecin içerisindeki başka bir şeyin ürünüyseniz bağımsız onaylamalara/desteklemelere ihtiyacınız olduğunu bilmelisiniz.’’
Sonraki konuğumuz Amsterdam’daki Vrije üniversitesinde hafızayla ilgilenen bilim adamı Annelies Vredeveldt’tir. Vredeveldt insanların anılarını doğru bir şekilde hatırlayabilmeleri için onlara doğru soruları sormuş ve bu sayede büyüleyici çalışmalar yapmıştır.
Ayrıca hafızamız hakkında soru sorarken dikkatli olmamız gerektiğinin söylüyor.
Ve ekliyor : ‘’İsterim ki herkes hafızayla ilgili durumları nasıl araştıracağını yada nasıl araştırmayacağını bilsin.
Birisinden suça tanıklık etmesini istediğinde yada vahşi bir gece hakkında ifade almayı denediğinde bu konuda ona sorular sorman gayet doğal görünür.Ancak ona ‘’Saçları ne renkti ?’’ yada daha kötüsü cevaba yönlendiren bir soru olarak ‘’Saçları kırmızıydı değil mi?’’ şeklinde sorular sorduğunuzda çoğunlukla yanlış cevabı alırsınız.
Kişinin kendi isteğiyle , hiç kimsenin sözünü kesmemesi ve soru sormaması şartıyla hikayesini anlatması çok daha iyidir.Eğer size bahsettikleri şeyden biraz daha fazlasını söylemek isterlerse onlara soru sormak isteyebilirsiniz ancak ‘’Bu konuda biraz daha bir şeyler anlatabilir misiniz?’’ tarzında açık ve genel, çabuk sorular olmalıdır.
Araştırmalar gösteriyor ki kişinin kendi serbest hatırlama istemiyle anlattığı hikayesi ona hikayesi hakkında seri halinde bir dizi üstü kapalı sorular sormaktan çok daha doğru, kesin ve tutarlı sonuçlar meydana getiriyor.Demem o ki eğer gerçekten bir şeyler öğrenmek istiyorsanız kendinizi dizginleyin ve çok soru sormayın.’’
Son olarak Londra Üniversitesinden-goldsmith- Chris French anormal ve paranormal hafızalar hakkında yıllarca araştırma yapmış ve bunun sonucunda bazılarının yanlış hatırlanan anıların sonucu olabileceğine inanıyor.
Chrish french yaygın hafıza efsanelerine inanmayı durdurmamızı istiyor.
Ve hafıza hakkında beş ana mesajını şu şekilde gözler önüne seriyor:
‘’1-)Hafızamız video kamera gibi olaylara şahit olup tüm detayları kayıt altına almaz.Bunun yerine hafızamız(algı gibi) yapıcı bir süreçtir.Tam olarak detayları hatırlamak yerine olayların özünü hatırlar.
2-)Bir hafıza oluşturduğumuzda hata meydana gelebilir.Genellikle boşlukları deneyimli olmak zorunda olmadığımız düşüncelerimizle veya deneyim yaptığımız hatıralarımızla doldururuz.Belki de olaylardan sonra karşılaştığımız yanlış bilgiler içeriyor olabiliriz.Hatta bu bir gerçek ki biz bile olayların farkına bilinçli olarak varamayacağız.
3-)Biz sadece hatıralardaki olayların çarpıtılmasına şahit olmadık, belki de hatırladığımız yanlış hatıralar için olaylar asla varolmadı.Böyle yanlış hatıralar özellikle psikoloji deneylerinde (kasıtlı olarak) bazı şüpheli psikoterapik teknikler veya (şans eseri) muhtemel belli durumları ortaya çıkarır.
4-)Psikanalitik baskı kavramının varlığına inandırıcı ifadeler olmamasına rağmen yaygın olarak kabul görülen bir kavramdır.
5-)Şu anda bağımsız delilerin yokluğunda kişisel hafızamızın doğru veya yanlış olup olmadığını ayırt etmek için bir yol yoktur.Hatta ve hatta %100 inançla muhafaza edilen detaylı ve canlı anılar bile tamamen yanlış olabilir.’’
Almamız gereken ana mesaj şudur:’’ Hafızamız inanılmaz derecede uysaldır.İşte bu yüzden yanlış hafıza noktalarını sıkça beklemeye almamalıyız. Bu durumda sahte anıları önlemenin tek yolu onların var olduğunu bilmek ve onları kolaylaştıracak şeyleri yapmaktan kaçınmaktır.’’
Sahte hafıza bilimi hakkında daha fazla şey öğrenmek ister misiniz? Loftus, Vredeveldt, French ve daha binlerce hafızayla ilgilenen bilim adamının büyüleyici çalışmalarını öğrenmek isterseniz The Memory Illusion. kitabıma göz atabilirsiniz.
Çeviren:Esra Baştan