Pazartesi, yılın en mutsuz günü, en azından bize söylendiği kadarıyla, fakat bu iddiayı destekleyen herhangi bir veri var mı?
‘Blue Monday’ (Mavi Pazartesi), daha önce duymadıysanız, Ocağın üçüncü pazartesidir ve muhtemelen yılın en mutsuz günüdür. Son birkaç yıldır, şirketler, basın bültenleri yoluyla bu günü ürünleriyle bağlantılı kılmak için kapsama almak umuduyla birçok yol buldu. Bu sırada, medya, şiddetli bir şekilde bu belirli günün neden bu kadar bitkin olduğunu, neden çoğunlukla yağmurda mutsuz görünümlü insanların resimlerinin bu güne eşlik ettiğini tartışıyordu.
Fakat gerçekten de yılın en depresif günü Ocağın üçüncü pazartesisi mi? Bu fikir, bir seyahat şirketinin, 2005 yılında Dr Cliff Arnall adlı bir psikologun yılın en kasvetli gününü anlatan denklemi keşfettiğini bildiren bir basın bültenini çıkarmasıyla doğdu. Formüle ettiği denklemde hava durumunu, bir kişinin Noel’den sonra sahip olduğu borcun miktarı ve ödeme gününde bunu ödeyebilme gücü, Noelden bu yana geçen süre, motivasyon seviyeleri ve harekete geçme ihtiyacı, ve insanların Yeni yıla dair kararlarını bozmasından bu yana ne kadar zaman geçtiğini hesaba kattı. Mavi Pazartesinin ilgili olduğu ülkelerin hangileri olduğu belirtilmedi.
Denklem hala kendi web sitesinde görünür, ancak onu yedeklemek için yayınlanan herhangi bir veri bulamazsınız. Adil olmak gerekirse Arnall kendisi söz konusu denklemin esasen yararlı olmadığını itiraf etti. Bunun gibi bir çalışmaya dahil edilebilecek iş miktarı hakkında düşünürseniz veri eksikliği şaşırtıcı değildir. Geniş bir grup insanı ele almalı ve bu faktörlerin her birini yılın her günü ölçmelisiniz. Daha sonra denklemdeki her bir faktörün göreceli katkılarını değerlendirmeniz gerekir. Bir denklemin varlığı iyi görünebilir fakat bu konuda araştırma yapan herhangi bir psikolog, maalesef ne insan davranışlarının ne de duygularının düzgün denklemler aracılığıyla tahmin edilebilir olamadığını söyleyecektir.
Fakat bu, mevsimsel değişiklikler, ruh hali değişiklikleri ve bunların zararlı etkileri hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmadığımız anlamına gelmiyor. 20 farklı üilke için de yapılan bir çalışma, yılın en yüksek intihar oranlarının olduğu zamanların -daha umut verici mevsimler olan- bahar ve ilk yaz ayları olduğunu ortaya koydu. 1971-2000 yılları arasında Amerika’daki intiharları inceleyen bir başka çalışma da benzer bulgulara ulaştı.
İnsanlar bunu çoğunlukla şaşırtıcı buluyorlar; birçok kişi havalar ısınırken hayat hakkında daha pozitif hissetmeye başlıyor, çiçekler tomurcuklanmaya başlıyor ve kuşlar gece boyunca şarkı söylüyor. Ancak, yeni bir başlangıç beklentisi, eğer hayatlarından umutsuzlarsa bazı insanları daha da kötü hissettirebilir. Düşünün, etrafınızdaki her şey düzeliyor ancak içten içe kendinizi kötü hissediyorsunuz. Güneş ışığının dürtüselliği tetikleyebileceği tahmininde bulunanlar bile var. Ya da belki de düzelen havalar insanlara bir plan hazırlamak için ihtiyaç duydukları enerjiyi veriyordur..
Çeviren: Feyza Gül KESKİN