Insan hayatinin önemli asamalarindan birisi universite tercihinde bulunmak. Hayatinizin sekillenmesinde bu tercihinizin etkisi buyuk olacak. Yapacaginiz ya da yapmayacaginiz is, belki hayat arkadasiniz ve en önemlisi sizi siz yapacak olan pek cok sey universite hayatinda belli olacak.

Hukuktar olarak biz de uyelerimize hukuk fakültesi tercihleri hakkinda ne düsündüklerini sorduk. üniversite tercihi yapacak arkadaslara yardimi olur umuduyla umuduyla gelen yanitlari sizlerle paylasiyoruz.

 

Edanur Yılmaz 

Çocukluğumdan beri kendimi ait hissettiğim tek yer hukuk fakültesiydi. Bu yüzden tercihimi hukuktan yana kullandım. Sanırım benim tercih sebebim içgüdüsel bir yönelim.

Umduğumu bulup bulmama konusunda yorum yapmaksa henüz çok başında olduğumdan dolayı benim için çok zor. Ne desem eksik kalır gibi.
Aslında hukuk fakültesini tavsiye etmeyi çok isterim. Ama söz konusu hukuk olunca bu ateşle oynamak gibi birşey bence. Onun için sessiz kalmak daha iyi gibi.

 

Saruhan Aydın

Hukuka tercih listemdeki küçük yanlışlıklar ve beklemediğim sıralama değişiklikleri ile yerleştim. Çok fazla beklentim yoktu bu yüzden hayal kırıklığına uğramadım ama yine de pek düşündüğüm gibi değilmiş hukuk. Ülkemizdeki statüsünden dolayı tabi ki tavsiye ederim fakat çok büyük beklentilerin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Eğer gerçekten mutlu olacaklarsa sevilerek okunacak, eğlenceli ve günlük hayatla iç içe bir bölüm.

 

Sena Dervişoglu

Hocam sorduğunuz soruya düzgün bir cevap bulamıyorum. Demek istediğim;hukukçu bir yakınım yok, suitsi izlememiştim, beni derinden etkileyen bir film ya da kitap da yoktu. Nerede okuyacağımı düşündüğümde sadece hukuk fakültesinde okumak fikri beni çok heyecanlandırıyodu. Lise 3’te bi üniversite gezimiz olmuştu. Bir sürü üniverisite ve bölümlerini gezdik ama her ne kadar herkes içinin eskiliğinden,kaloriferler borularının üzerinde bulunan örümcek ağlarından falan şikayet etsede gezide beni en heyecanladıran yer haydarpaşa kampüsü oldu. Belki oraya bazı sebeplerden gidemedim ama hukuk fakültesinde okumaktan dolayı mutluyum. Hiç düzgün bir cevap olmadığını biliyorum ve uzun olduğunun da farkındayım ama olabildiğince anlatmaya çalıştım. Umarım işinize yarar. İyi akşamlar hocam

 

Banu Atakan

Hukuku tercih etme sebeplerim arasında sosyal olarak önemli bir dal olması ve kısaca tarif edecek olursam insanlarla iletişimimizi güçlendirmesi var. Gündemi, günceli takip etme zorunluluğu ne kadar zahmetli olsa da, insanı bir o kadar merak etmeye ve kendini geliştirmeye yönelten bir dal olması da var tabii ki. İnsanlar arasındaki problemlerin çoğunun iletişim eksikliği veya yanlış iletişim kurma olduğunu düşünecek olursak, hukuk okumanın bu konuda da bize katkısı olduğunu görürüz. Bir diğer seçme sebebim, adaletin yerini bulmasında aracı olmak veya bizzat hakkaniyeti sağlayan kişi olmak. Bu, tüm makam mertebelerin de ötesinde insani açıdan çok gerekli ve güzel bir duygu. Bu görev bana çok kutsal ve vazgeçilmez geliyor. Birilerinin uğradığı haksızlığı önlemek, gidermek veya sorunlarını çözebilmek ve belki hayatlarını değiştirebilmek(iyi yönde) güzel şey.

Hukuku tercih ettikten sonra ilk yılım biraz kolay geçmişti, onun verdiği bir rehavet de olmadı değil. Ama zamanla gördüm ki, sistemli çalışmak kitap okumak, kendini geliştirmek ve bilgilerini güncel tutmak hiç de hafife alınmaması gereken şeylermiş. Ancak bu işi/bölümü seviyorsanız ve öğrenmeye de açıksanız zor bile olsa üstesinden gelebilirsiniz, başa çıkabilirsiniz. Tercih ettikten sonra umduğumu buldum diyebilirim hatta her yıl daha fazla şey öğrendikçe ‘iyi ki’ lerim arttı.

Üniversite olarak görüşüm ise tabii ki ülkemizin en iyi hukuk fakültelerinde okumanın, oradan mezun olmanın getirdiği avantajlar tartışılmaz; ancak her şeyi buna indirgemek de bana göre doğru değil. Aslında kendini geliştirmeye bağlı çoğu şey. Öğrencinin öğrenme ve araştırma isteği üniversiteler arası bu farkın üstesinden gelebiliyor.

 

Dilara Önder

Düşünceme göre hukuku çok insan seçmek ister ancak çok insanın azı başarılı olur. Çünkü hukuk,sadece fakülteyi kazanmak veya okumak demek değil. İnsan kişiliği ve yapısıyla da alakalı bir durum. Hukuka olan ilgim yanı sıra, kişiliğimle de uyuştuğunu farkettim. Daha çok küçük yaşlardan beri hukuk fakültesini istiyordum ayrıca kendi kişiliğime de uygun görüyordum. Peki kişiliğimle uyuştuğu kanısına nereden vardım? Şöyle ki var olan düzeni sorgulayıp eleştirdiğimi,yanı başımda gerçekleşen olay ve durumlara sessiz kalamadığımı ve kendi mantığım doğrultusunda yorumlar yaptığımı farkettim. Açıkçası biraz muhalefetçi bir kişiliğim vardı. Ben de bu özelliğimi ilgi alanımla birleştirdim. En uygunu bu durumda hukuktu.

Beni zorlayan herhangi bir çevresel faktör veya aile faktörü olmadı,tamamen kendi tercihimdi. Tabi ki alanımda en iyi bölümün hukuk olması,fakülteyi seçmemde bir etkendir ancak başlı başına bir sebep değildir. Çünkü sevmediğim bir işi sırf en iyisi diye yapacak biri de değildim.

Aynı zamanda hukuk; vicdanımızı,insanlığımızı,içgüdülerimizi, savunduğumuz değerleri de sorgulatan bir bölüm. Yani insan,kendini tanıdığını zannederken aslında kendiyle ilgili yeni şeyleri öğreniyor. Bir değeri savunurken nasıl bir insan olduğunun da farkına varıyor.

Hukuka ihtiyaç var,her zaman da olacak. Çünkü dünyadaki hiçbir toplum tam anlamıyla adalete ulaşamayacak. Bu durumda hukukçular dünyadaki bozuk düzene karşı her zaman bir savaş halinde. Yani hukuk,mezarı olmayan bir bölüm. Bu nedenle seçimim hukuktan yana oldu.

Hukukta umduğunu bulmanın ise kesinlikle öğrencinin elinde olduğunu düşünmekteyim. Nerede ve hangi şehirde okunursa okunsun,hukuk kendini geliştirmeye dayalı bir bölüm. Çabalarsan, okumayı seversen, öğrencilik hayatında aktif olarak rol oynarsan umduğunu bulur,sonuç olarak da ekmeğini bir güzel yersin. Umduğumu buldum mu? Bulamadım. Çünkü henüz kendimi geliştirme aşamasını tamamlamadım. Ancak umduğumu bulma yolundayım ve akademik eğitimimi tamamladığımda umduğumu fazlasıyla bulacağımı düşünüyorum.

Hukuku tavsiye etme durumum ise kişiye göre değişir. Okumayı,araştırmayı seven,pasif olmayan insan tabii ki okumalı. Ancak bir insan tabiri caizse bu bölümü ot gibi bitirmemeli. Bitirirse de boşuna bitirmiş sayılır.

Asena Gürbüz

Hukuku neden seçtim ve memnun muyum sorusunu sürekli düşünüyorum. Düşüncelerim hiçbir zaman değişmiyor. 10 yaşından beri savcı olmak istiyordum.tabiki o yaşta hangi kafayla istiyordum bilmiyorum ama yaş ilerledikçe adalet hak hukuk kavramlarına ilgim arttı hep kötülere hadlerini bildirmek mağdurların yanında olmak istedim. İnsanlar için bir şey yapmak istedim. Hukuk için iki sene hazırlandım. Çok sorun yaşadım kazanmaya çalışırken. Kaydırma yaptım filan ama sonuç olarak kazandım ve o yerlestirildiniz yazısını gördüğüm an ki sevincimi ben hayatım boyunca yaşamadım. Mutluluktan ağlamak lafını dibine kadar yaşadım. İlk başta trabzondan nefret ettim derslerde zorlandım bu sene diğer üniversitelerde hukuklarin bu kadar zor olmamasına rağmen bizi bu kadar zorlayan hocalarımıza yeri geldi sinir olduk nefret ettik başlarız böyle bölüme dedik ama gün sonunda hep iyiki dedik. Yani ben hep iyiki dedim. Benim bölümle alakalı tek sorunsalim gerçekten adalet duygusu olan ve bu mesleği hakkıyla yapıcak insanlar okusalar her şey daha güzel olabilirdi.

Sümeyye Odabaşı

Hukuk okumak fakültedeki birçok arkadaşım gibi benim de hayalimdi. Mesleğin maddi boyutunu ön planda tutarak bir tercih yapmadım. Hukuki konularda yardıma ihtiyacı olan insanlar için ben de bir şeyler yapmak istedim, dışardanolayları izlemek istemedim. Bunu meslek olarak yapmanın benim için doğru olacağına da araştırmalarım sonucunda karar verdim.

Fakülteye başladığımda ise bazı derslerin günlük hayatın içindeki sorunlara ilişkin olduğunu bazı derslerin ise çok teorik olduğunu gördüm. Teorik dersler maalesef çok cezbedici değil ancak bir hukukçunun bu derslere de hakim olması gerekiyor. Derslerin işlendiği amfilerin çok kalabalık olması, tüm öğrencilerin rahatça konuşabileceği ortam olmaması bir eksiklik olarak gösterilebilir. Derste öğrendiğimiz teorik bilgiyi pratiğe dökebileceğimiz ödevler yeterli düzeyde olmamakla birlikte mevcut. Bu konudaki eksikliğimizi ise adliyede olayların bizzat içinde bulunarak giderebilmemiz mümkün. Ayrıca okul hayatımız dışında sadece öğrenmek için harcayabileceğimiz bir vaktimiz olmayabileceğinden dersi geçme odaklı çalışmanın çok faydalı olmayacağını düşünüyorum. Hukukçu olabilmek gerçekten zor ve tercih yaparken bunun bilincinde olmak, bunu gerçekten istemek gerekiyor. İzlediğim hukuk dizileriyle mukayese ettiğimde umduğumu pek bulamasam da bu bölümde olmaktan mutluyum. Genel olarak hukuk eğitiminde eksikler var ancak bu eksikler öğrenmemek için bir bahane ya da büyük bir engel değil.

 

İlayda Çubukçu

Ben kendimi bildim bileli Mühendis olmak istiyordum.(Babamın payı büyük) Diğer yandan haberlerde gördüğüm ceza davalarını, kadına şiddet olaylarını, bu olayların iç yüzünü merak ediyordum. Bu yüzden kafamda “ne okursam okuyayım adalet de okumalıyım” gibi düşünceler vardı. Sınav sonuçları açılandığında istediğim Mühendislik Fakültesi de, Hukuk Fakültesine puanım yetiyordu. Bu tabloyla karşılaştığımda Hukuk Fakültesine puanımın yetmesine her şeyden daha çok sevindiğimi farkettim ve bu yüzden hukuk yazdım.

İlk yılını bitirdim ve girdiğim derslere, okutulan kitaplara “üzerimdeki sorumluluk” muş gibi bakmıyorum (en azından çoğuna). İlgimi çektiklerini söyleyebilirim.Tam olarak umduğum bu değildi ancak kurduğum arkadaşlıklar ve bazı hocalar açısından umduğumu bulduğumu söylemeliyim.
Bu konuda tavsiye verebilecek bilgide miyim? Bilmiyorum ama ilgimi çekmeyen derslere çalışmanın zorluğundan gönül rahatlığıyla bahsedebilirim.

Zehra Bayar

Hukuk Fakültesi üniversite tercih dönemine kadar pek aklımda değildi. Sayısal çıkışlıydım ve alternatiflerim arasında geniş iş olanağı olduğu için hukuk en iyi seçenekti. Fakülteye başlarken avukatlık yapmayı planlıyordum ve üniversite eğitiminin akademik olarak bana birçok şey katacağını düşünüyordum. Şu an yeni mezunum, mesleğime henüz karar vermedim ve aldığım üniversite eğitiminin akademik olarak yeterli olmadığını biliyorum. Açıkçası bu üniversite eğitiminin iş hayatına hazırlık için de yetersiz olduğunu düşünüyorum. Bunu ilk CV’mi yazmaya çalışırken farketmiştim. CV yazarken hep kendinizi biraz abartın derler ancak abartacak noktaları bulmakta bile çok zorlanmış, abartamamıştım. Üniversite eğitimi, kişisel gelişimimiz ve akademik gelişimimizin yanısıra bizi iş hayatına da hazırlamalı ancak kendi adıma iş hayatından soyutlanmış bir 4 sene geçirdim.

Tek amacınız mezun olmaksa bir şekilde okul bitiyor ancak okul bittikten sonra pek bir şey bilmediğinizi farketmek de acı verici. Sadece dersleri geçmeye yönelik çalışma elbette bomboş 4 sene demek olmasa da ziyan edilmiş bir zaman var maalesef. En büyük pişmanlığım hiç staj yapmamış olmam. Bence hukuk eğitiminde zorunlu staj olmalı, adliyede ve avukat yanında belli sürelerle staj yaptırılırsa iş hayatından bu kadar soyutlanmış olmayız. Üstelik teoride öğrendiğimizin pratiğini görmek bilgilerimizi daha kalıcı kılacaktır. Bir eğitim veriliyor ancak bu tek yönlü bir eğitim yani öğrenci çaba harcamaya teşvik edilmiyor, sadece sınavlara çalışmakta aktif bir katılımınız oluyor-o da aktif değil ya-. Çok az ödev veriliyor, çok nadir hoca dilekçe yazdırıyor veya karar inceletiyor. Kaç hukuk öğrencisi mezun olmadan en az bir makale yazmıştır? Kendi dönemim için en iyimser tahminim %8.

Kısacası fakülteye başlarken mezun olduğumda şimdiki halimden daha donanımlı olacağımı düşünmüştüm ama maalesef öyle olmadı. Tabi bunda benim büyük eksikliklerim var ama dediğim gibi bir teşvik yok. Sonuç olarak hukuk okumayı tavsiye eder misin diye sorsanız evet tavsiye ederim. Düşündüğüm kadar donanımlı mezun olmasam da bu dört sene aklımdaki birçok soruya cevap bulmamı sağladı. Düşünce şeklim birçok açıdan değişti, verilen eğitim eksik olsa da hukuk nosyonu kazanmamı sağladı. Olaylara daha farklı pencerelerden bakabiliyorum ve empati yeteneğim daha da gelişti. Kişisel çaba diğer bölümlerde olduğu gibi hukuk fakültesinde de çok gerekli. Öğrencilik sürecinde kendinizi geliştirebildiğiniz kadar geliştirmeli, staj yapmalı, sosyal olmalı ve bolca okuma yapmalısınız. Tabi ortalamanızı da önemsemelisiniz.

 

Nahihan Tandogan

Hukuk fakültesini -tamamen yanlış bir sebeple- eşit ağırlık alanında en prestijli bölümlerden biri olduğu için seçtim. Her daim öğrenecek bir şeylerin olması ve her konuda bilgi sahibi olmayı gerektirdiği için mutluyum. Durağan bir alan değil ve hukukta öğrenmenin sınırı yok. Her zaman keşfedecek bir alan ve bilginin olması açısından şanslıyız. İlgi alanına göre hukuk dalı seçip o konu üzerine çalışma imkanı veriyor. Çok fazla meslek seçeneği var. Bu nedenle bazen kafa karışıklığına sebep olabilir. Ayrıca resmi ilişkilerin yoğun olduğu bir alan olduğu için bazen gerginlik veriyor.

 

Merve Akgün

Adım Merve, soyadım AKGÜN.

1993 Kocaeli doğumluyum.

Bir zamanlar sizler gibi liseli, sonrasında hukuk fakültesi talebesi, şimdi ise ruhsatını 6 gün önce almış çiçeği burnunda bir avukat ve yüksek lisans öğrencisi J

Bundan 6 yıl önce şimdi çalıştığım ofisimde sizlere bunları yazacağımı söyleseler, sanırım inanmazdım.. Çünkü, belki de pek çok kişinin aksine benim ‘’ hayalim olan meslek ‘’ bu değildi.

Ben hep psikolog olmak istemiştim. Sınıfta ağlayan bir kız olurdu ya hani, işte ben o kızın destekçisi olan ‘’ bi susar mısın, kız ağlıyo şuan’’daki kızdım. İnsanların problemleri olduğu zaman benimle paylaşırlardı, bir çözüm bulamasam da, çok iyi bir dinleyici olduğumdan mıdır bilinmez, dertlerine ortak, gözyaşalarına mendil olurdum.. Ben de bu yönümü keşfettiğimde kesinlikle psikoloji okumam gerektiğine karar vermiştim. Tabiki her zaman olduğu gibi, hayat bizim karararımız neticesinde ilerlemiyordu.

Üniversite sınavına girmeden çok kısa bir süre önce, okul müdürümüzün savcı olan kardeşi okula gelmiş ve okulun ‘’ genç dimağlarını’’ bir sınıfta toplayıp kendinden, mesleğinden kısacası onu o yapan her şeyden bahsetmeye başlamıştı. Ne yalan söyleyeyim karşımda bir savcının oturup bize dostane tavsiyeler vermesi beni çok etkilemişti.O zamana kadar aklımda olmayan ‘’hukuk fakültesi, avukatlık, savcılık, themis heykeli, tuğla kadar kitap gibi terimler’’ aklımın bir köşesine düşmüştü.

Günler geçti, sınav bitti ve nihayet tercih yapacağımız o güne ulaştık. Tabi bu süreç tek satırda yazdığım kadar kolay ve hızlı olmadı.

Ben ailemden ayrı kalmak istemiyordum. Babamın astsubay olması nedeniyle çok kereler ayrı kaldığımız için sanırım bu bende fobi olmuştu. 472 puana Karadeniz Teknik Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni birinci tercihim olarak yazdım. Aklıma düşen şey, şimdi gerçek olmuştu. Ve ben fakülteye ön sıralarda yerleşmiştim. 3 sene boyunca orada okudum, ardından merkezi yerleştirme puanıya yatay geçiş yaparak son sınıfta Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne geçiş yaptım ve diplomamı oradan aldım.Uzun vadedeki planlarım arasında akademisyenlik olduğu içinse halihazırda Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Özel Hukuk Bölümünde yüksek lisans yapıyorum. Fakat bu hedefime uaşmak için önümde bir takım aşamalar var ve ben bir süre avukatlık yapmak niyetindeyim. Bu nedenle de yaklaşık bir haftadır resmi olarak bir hukuk bürosunda avukatlık yapıyorum.

Şimdi gelelim bu işin zorluğuna, kolaylığına..

Meslek hayatım 1 sene staj artı 1 hafta resmi avukatlıktan ibaret olduğu için boyumu aşan lafar etmek doğru olmaz, fakat öğrencilik için söyleyeceğim bir çok şey mevcut..

Öncelikle geriye dönüp baktığımda her zaman başarılı bir eğitim-öğretim hayatım vardı. Ben zeki biri değildim, hala da değilim.. Fakat ben sorumluluk bilinci yüksek olan, çalışmayı seven, yeni şeyler öğrenmekten keyif alan ve başarılı olduğu zaman bundan büyük mutluluk duyan bir insanım.Bu yüzden de hayatımda her şeyi, her zaman için çalışarak elde ettim. Ben gezdim tozdum, o müzik kursu senin, bu tiyatro benim gezerek sınavda iyi bir puan aldım diyenlerden – ne yazık ki- değilim. Gerçekten ciddi emek harcadım. Hukuk fakültesine girmeden önce de, sonrasında da ağlayarak ders çalıştığım zamanları hatırlarım. Beni yıldırdığını, psikolojik olarak zorladığını düşündüğüm çok zaman oldu. Ama pes etmemem gerektiğini biliyordum ve etmedim.

Şunu söyleyebilirim ki, eğer kendinizi geliştirmek isteyen bir kafa yapısına sahipseniz  hukuk fakültesi gerçekten ufkunuzu açıyor. Hep söylerlerdi, bunu her geçen gün daha da iyi bir biçimde idrak ediyorum ki, evet hukuk her yerde. Düşünürseniz her şeyin hukuku var.Marketten ekmek almak gibi ufacık bir işlemin bile hukuki bir temeli, hukuki bir perspektifi var. İşte hukuk bu yüzden güzel, işte bu yüzden tercih edilesi bir bölüm.

Evet zor, evet insanlar 30 sayfalık nota çalışırken siz 600 sayfalık kitaptan sorumlu oluyorsunuz. Ama inanın o avukatık yeminini ettiğiniz anda iyi ki diyorsunuz, iyi ki pes etmemişim, iyi ki bu bölümü seçmişim ve iyi ki şuan buradayım.

Hakimlik savcılığa ilişkin olarak, kendi hayatımdan verebileceğim bir örnek olmadığı için stajyerik dönemim dahil olmak üzere avukatlık üzerine bir şeyler söylemenin, kendi adıma daha doğru olduğunu düşünüyorum. Avukatlara hiç bir zaman mutlu insan gelmiyor. Her zaman için derdi olan, bir sorunu olan insanlarla beraber oluyorsunuz. Fakat onların tek başlarına çözemedikler problemleri çözmek ve onların biraz olsun mutlu olduğunu görmek gibisi de yok. Daha çok başındayım fakat, bir şeylerin başında olmak sizi daha iyi anlamamı sağlıyor. Benim size tavsiyem benim net bir hedefim yoktu, sizin olsun.

Kendinize bir hedef belirleyin ve yılmadan usanmadan bunun peşinden gidin. Bu hukuk olsun ya da bir başkası..

Size son bir tavsiyem ise; öğrencilik çok güzel, tadını çıkarın.. :))

Aliye Yildiz

Açıkçası Hukuk Fakultesini çok da idealist nedenlerle tercih ettiğimi söyleyemem. Ozellikle her gittiğim yerde ‘ Eğer ezber yeteneğin iyiyse hukuk yaz, hukukta okuyacakdan çok ezber yapman gerekecek’ sözlerini fazlaca işittiğim için pek de hukuk yazma taraftarı değildim. Fakat toplumda yaygın olan anlayış çerçevesinde eğer puanım hukuk okumaya yetiyorsa hukuk okumam gerek düşüncesiyle hukuk yazdım.

Okumaya başladığımda anladım ki hukuk okumak için ezber yeteneğinin mükemmel olmasına gerek yok. Eğer okuduğunu anlayabiliyorsan ve neyi nerde bulacağını biliyorsan  dersleri gecersin. Iyi bir hukukçu olmak için aynı zamanda anladığını da yorumlamak gerekiyor. Zaten yorum yaptıkça dersler daha eğlenceli hale geliyor.

İlk başlarda, matematiği seven biri olarak rakamları tek gördüğüm yerin kanun numaralari olması biraz canımı sıkmıştı açıkçası. Ama alışılmayacak bir durum değilmiş. Şuan pek de eksiklik çekmiyorum. 😌

Hukukla ilgili en çok hoşuma giden şey, bir zaman sonra izlediğim dizilerde ,filmlerde ‘Bu aslında hukuken böyle olamaz, senaryo yanlış olmuş’ gibi yorumlar yapabilmek… Ya da günlük hayatta karşılaşılan problemlere çözümler bulabilmek.

Merve Sulu

Hukuk fakültesini tercih etmemdeki büyük nedenlerden biri bu alana duyduğum ilgi ve meraktı. Okuması ve iş hayatında oldukça zevkli bir alan olduğu düşüncesi benim bu alanı sevmemde etkili oldu. Ayrıca iş alanı da oldukça geniş bir bölüm. İster kamu kurum ve kuruluşlarında ister serbest olarak yapabileceğiniz birçok memuriyet ve görev var.

Üniversiteye başladığımda üniversite ve okul ortamı hakkında bir miktar önyargım vardı. Ancak okula gittikçe ve bu ortamı gördükçe bu önyargılarımdan kurtuldum. Derslerle içli dışlı oldukça ve kendimi bu bölümün içinde gördükçe kendimi daha rahat hissettim. Üniversite seçimi konusunda ise üniversitemizin sahip olduğu bir takım eksikliklerden dolayı birkaç kere daha düşündüğümü belirtmek isterim. Yeterli araştırma/öğretim görevlisi, uzman kadrosunun bulunmaması, sahip olduğu kısıtlı maddi olanaklardan dolayı aldığımız eğitimin eksiklikleri birer negatif sonuç olarak karşıma birçok yerde çıktı. Ancak kişisel gayret ve çalışma ile bunların bir kısmı bertaraf edilebilir. Merakı olan, isteği bulunan kişiler için tavsiye edebileceğim bir bölüm. Ancak sevilmediği zaman muhtemel her bölümde yaşanacağı gibi bir takım hayal kırıklıkları ve ilgisizlik sonuçları ile karşı karşıya kalınabilir.